Bu Blogda Ara

14 Ekim 2006 Cumartesi

Atatürk'ün Tabiriyle; Bir Fesat ve İhanet Odağı Olan Fener Rum Patrikhanesi ve Faaliyetleri

Atatürk'ün Tabiriyle
Bir Fesat ve İhanet Odağı Olan Fener Rum Patrikhanesi ve Faaliyetleri


I. Ortodoksluk ve Fener Rum Patrikhanesi


Hıristiyanlığın resmi devlet dini haline gelişi İmparator Konstantin?le başlar. Konstantin 330 yılında İstanbul?da bugün patrikhane denilen dini kurumu kurar.

Başlangıçta ruhani bir kurum olarak kurulan Patrikhane İ.S. 451 yılında Kadıköy semtinde toplanmış olan konseyinde aldığı kara çerçevesinde statüsü Roma?ya eşit sayılmış ve konseyin kabul ettiği 20 numaralı kanun ile Patrikhane sadece ruhani öderlik değil aynı zamanda hükümet etme yetkisini de almıştır. O gün bugün Patrikhane her zaman bölge siyasetinde etkin bir kurum olmuş ve Osmanlı?dan bu yana 5. kol faaliyetinin en etkin oyuncularından biri olmuştur. (Beşinci kol faaliyeti bir ülkenin içinde o ülkenin bazı seçilmiş ve özel amaçlarla yetiştirilmiş yurttaşları tarafından yönlendirilen bozgunculuk faaliyetleridir)


Patrikhane Doğu (Yeni Roma) Kilisesinin temsilcisidir. 1054 yılında Batı (Roma) kilisesi ile İsa?nın Hıristiyanlıktaki statüsü üzerine dönen ve 585 Toledo konseyinden bu yana devam eden tartışmalar neticesinde birbirlerine girerler ve Roma Piskoposu ( PAPA) ?Konstantinopolis? Patriği?ni aforoz eder. Kendilerini Katolik (Evrensel) gören Roma ile kendilerini tek ve gerçek Hıristiyan gören Ortodoks Doğu Kiliseleri birbirinden koparlar.

İstanbul?da Rumlar arasında bütün kuvvet , Fener Rum Patrikhanesi ve kendilerini ?Bizans?ın varisi? olarak gören fenerlilerin elinde idi.


19. yy ?ın başında Birer Türk düşmanlığı müessesi olan Rum okulları sadece İstanbul?un değil Küçük Asya?nın bütün illerine yayılmıştı. Tümüyle Rum din adamlarının elinde olan bu eğitim kurumlarında gençlere eski Yunan medeniyeti , hayat ve kültürü öğretilir. Denetimden uzak bu okullarda Rumlar ve diğer Hıristiyanlar özgürlük ve istiklal için bilenirlerdi.

Çok erken Avrupa ile temas kuran ve çocuklarının eğitimlerini Avrupa?nın çeşitli şehirlerinde ? özellikle Fransa- almasını sağlayan fenerli Rumlar çok çeşitli alanlarda kendilerini eğiterek divan içine kendilerini yavaş yavaş soktular ve sonunda memleketin dolaylı yöneticisi oldular. Divan-ı hümayun, Derya tercümanlıkları , Başkatiplik ve Kapı Kethüdalığı , Eflak ve Boğdan voyvodalıkları onlara verilmeye başlandı , öyle bir zaman geldi ki Osmanlı Dışişleri tamamen fenerli Rumların eline geçti.

Bir yandan Rumlar bağımsızlık mücadelesinde Avrupa ve Hıristiyan dünyasını arkalarına almak isterken diğer yandan Hıristiyan Dünyası ve özellikle Rusya, Fransa ve İngiltere Rumları bir dayanak noktası olarak kullanarak Osmanlı üzerindeki emellerini gerçekleştirmek istiyorlardı. Nitekim 1774 Kaynarca anlaşmasında Rusların talep ettiği ve aldığı haklardan bir tanesi Osmanlı Devleti?nin Hıristiyan tebaasını himaye hakkıdır.

Günümüzde halen Rusya Ermenistan, Ukrayna, Moldavya, Romanya, Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan ve Kıbrıs?ı da içine alan Ortodoks devletleri kuşağının liderliğine oynamaktadır.


Aynı şekilde Napolyon doğu Akdeniz?e yerleşerek Mısır üzerinden Hindistan?a ulaşmak için Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasını istiyordu.
Napolyon?un Avrupa?da krallık rejimine karşı giriştiği faaliyetleri İngiltere, Avusturya ve Rusya?nın menfaatlerine ters düştüğü için bu devletler hür türlü ihtilal ve isyan girişimlerine karşı çıkmışlar bu sebeple 25 sene kadar Rum isyanları sekteye uğramıştır. Bu dönemde Rumlar gemiciliğe , ticarete ve okullar açmaya daha fazla önem vererek bunlar aracılığı ile Etniki Eterya ve onun etkili mücadelesini doğuracak ortamı hazırlayacaklardır.

Fener Rum Patrikhanesi?nin açtığı okullardan birisi olan İkonomos akademisinin 1884 yılı ders müfredatında olan Ada belediye başkanı tarafından ele geçirilen ders müfredatında şunlar yer alıyordu ;

1) Türkler ezeli bir düşman olarak Rumlara tanıtılacak.
2) Türklerin en küçük hataları büyütülerek Avrupa?ya duyurulacak ve uygar dünya Türklere düşman edilecek.
3) Türkler ekonomik bakımdan çökertilecek. Bu amaçla zengin Türkler sakat ticaret yollarına götürülecek, bol fazili krediler açılacak, ağır şartlarla rehin kabul edilecek.
4) Türklerin ahlak, milliyet, din ve gelenekleri dejenere edilecek. Bu amaçla küfürler öğretilecek ve bu küfürlerin Türkler arasında yayılmasına çalışılacak. Türkler ziyana ve diğer ahlaksızlıklara teşvik edilecek. Türk gençleri arasında kabadayılık ruhu aşılanarak sevgi ve saygı bağlılıkları kırılacak. Aralarına ikilik sokulacak. Argoya benzer bir küfür dili Türkler arasında yayılarak milli dil ve duyguları bozulacak. Zengin Rum tüccar ve esnafı Türk hocalara bol hediye ve veresiye vererek onları elde edecek. Hocalar içkiye alıştırılacak. Her türlü uydurma inanışlarla dini inançları saptırılacak. Onlara yalan yanlış olaylar anlatılıp , Türk halkı ile hocaların arası açılacak.
5) Türk hükümranlığı baltalanacak. Bu iş yavaş yavaş geliştirilip, Bizans yeniden kurulacak.
6) Türk halkı arasında sürekli olarak anlaşmazlık tohumları ekilecek. Ayaklanmalar düzenlenip zamanında aradan çekilerek Türkler arasında kardeş kanı akıtılacak. Komiteler kurulup Türk köyleri basılacak.
7) Bir savaş sırasında Türk halkını sefalete götürecek her yola başvurulacak. Türk topraklarındaki en önemli gıda maddeleri , halkın elinden hızla ve gizlice toplanıp adalara gönderilecek.Buradan komşu ülkelere satılacak.Rum tüccarların uğradığı zarar milli bankalar tarafından para olarak ödenecek.
8) Doktor ve eczacı Rumlar, hastaları özellikle kimsesiz hastaları gizlice zehirleyip öldürecek. Kör , sağır, sakat edecek. Saf dışı bırakmaya çalışacak.
9) Tarım politikasında Türk çiftçisi ağır faizlerle toprağından mahrum edilecek . Borçların kolayca çoğalması sağlanacak. Böylece Türkler ellerindeki toprakları Rum tüccarlara satmak zorunda kalacaklar.
10) Yüksek rütbeli devlet memurları rüşvet, ziyafet ve hatta kadın ikramları ile Etniki Eterya?nın emrine alınacak. Ancak bu işler tamamen okuldan yetişmiş papazların talimatına ve okulun tayin edeceği kişilerle bunların vereceği direktiflere göre uygulanacak.
11) Fırsat çıktıkça özellikle resmi binalarda yangın çıkarılacak., ölümlü kazalar yaratılacak, savaş gemilerine yangın ve yaralar açılacak.
12) Bir ileri karakol ve gözetleme yeri olan manastırlardaki istekleri hemen yapılacak., verecekleri mektuplar kendi işlerinden önce yerine götürülüp teslim edilecek.
13) Bütün Rum ustaları kesinlikle Türk çırakları kullanmayacaktır. Politik düşüncelerle bir Türk çırak almak gerekirse Rum usta, Türk çırağı bir hizmetçi gibi kullanacaktır.
14) Bütün bu kurallar gizli olarak yapılacak, kurallara uymayanlar hemen aforoz edilecek , kredileri kesilecek ve Rum toplumu arasından kovulacaktır.


19. asırdan itibaren Türkiye?ye yoğun olarak girmeye başlayan Avrupa sanayicileri Osmanlı İmparatorluğu?nda tabii olarak ilk etapta gayri Müslim tebaa ile ticari ilişkilere giriyordu. Avrupa burjuvazisinin sermayesi ile birlikte 1789 Fransız ihtilali sonrası Avrupa?da gelişen milliyetçilik duyguları bu tebaaya nüfuz etti. Bu ideoloji gayrı Müslimleri özelliklede imparatorluk bünyesinde Türklerden sonra ikinci kalabalık grup olan Rumları doğrudan etkilemiştir.

Ayasofya Kilisesi?ndeki resimler Fatih Sultan Mehmet (2. Mehmet) tarafından üzerine sürülen badanaların altında kendilerini nasıl muhafaza etmişse Hıristiyan gayrı Türk tebaa da Osmanlı Devleti?nin hakimiyeti altında öyle kalmıştı.

Nitekim yıllar süren isyanlardan sonra 1830 yılında gelindiğinde İngiltere, Fransa ve Rusya?nın desteğiyle Mora ve civarında bağısız bir Yunanistan devleti kuruluyordu.

Fener Rum Patrikhanesinin hayalini kurduğu Megali İdea dediğimiz Büyük Yunanistan hayali sınırlarını taa İskender?in dolaştığı toprakları içine alacak kadar büyüktür. Kaldı ki İskender Yunan asıllı olmak şöyle dursun Yunanistan?ı baştan başa çiğneyip geçmiş bir Makedonyalıdır ( aslen Arnavuttur) oysaki yunanlılar tarihte bir gün bile Makedonya?ya sahip olamamışlardır. Yine esasen Yunanlılarla hiçbir ilgisi olmayan doğu Roma demek olan Bizans?a gayrı meşru çocuk gibi bağlanmayı ifade eden ?Megali İdea? Yunan şarlatanlığının eserinden başka bir şey değildir.

Gene aynı şekilde Rum Patrikhanesine doğrudan bağlı Trabzon Metropolitliğini gayretleri ile Karadeniz?de Pontus devleti ihya edilmeye çalışılıyordu.

Karadeniz?e ?Pont Oksen? denilmesinden yola çıklarak miladın 65 senesine kadar evam etmiş bir Pontus adında Rum devletinin olduğu öner sürülmektedir. Easında bu devlet Yunanlılar tarafından değil İran Şehinşahı Birinci Dara tarafından kurulmuştu. En meşhur hükümdarı Mihridat olup ?adalet güneşi? demek olan bu Farsça ad dahi bu devletin Rumlukla lakası olmadığını ispatıdır. Easen Rum olsa bile unutmamak gerekirki bu söz Roma?da bozmadır . Yani Rum Grek demek değildir. Doğu Roma yani Bizans halkını ifade eder.

II 1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı Esnasında Fener Rum Patrikhanesi:

İstanbul Fener Rum Patrikhanesi , Mondros mütarekesinden sonra İtilaf kuvvetlerine hitap eden bir beyanname neşrederek Türk Vatanın İşgal edilmesini istemişti.

1 Eylül 1918?de yayınladığı bir başka beyanname ile Yunan Ordusu?nun Türklere karşı muzafferiyetlerini överek yerli Rumların filen Yunan ordusuna katılmasını emretmiştir. Mütareke yıllarında Patrikhane kararıyla Türk topraklarındaki Rum okullarında Türkçe okutulması yasak edilmiştir.

VENİZELOS?UN SÖZLERİ
?Bana verilen ve daha sonra da bazı tecelliyatı ile hakikate tamamen intibak ettiği de tespit edilmiş olan teminata göre , Memalik-i Osmaniye?de mevcut ve Rumların meskun bulunduğu bir cümle küçük, büyük şehirler ve kasabalardaki kiliseler ve Rum mektepleri , tamamen birer silah deposu haline getirilmişlerdir. Bu sonuç için o bölgede yaşayan Rumlar büyük bir cesaret ve basiret göstermişler ve Türkler?in mabetlerine olan hürmet ve mahalli mekteplere bahşettikleri dokunulmazlıktan istifade etmişlerdir. İzmir işgaline tekaddüm eden günlerde İstanbul?daki Fener Rum Patrikhanesin?den gelen bir heyet gelip beni gördü. Karadeniz sahillerinde müstakil bir Rum devleti kurmak için derhal faaliyete geçmek kararında bulunduklarını , milis alaylarını harekete geçirmek için sadece Yunan zabitlerini beklemekte olduklarını bana iblağ etti. Heyetin sahip oldukları serveti öğrenince miktarı beni hayrette bıraktı. Kendilerini sahip olduğu altının mevcudu o anda Yunan hükümetinin sahip olduğu altın yekunundan fazla idi.?

NUTUK
?Bundan başka , memleketin her tarafında , anasırı Hristiyaniye hafi, cel, hususi emel ve maksatlarının temini istihsaline , devletin bir an evvel , çökmesine sarfı mesai ediyorlar.
Bilahare elde edilen mevsuk malumat ve vesaik ile teeyüdettik ki , İstanbul Rum Patrikhanesinde teşekkül eden Mavri Mira Heyeti vilayetler dahilinde çeteler teşkil ve idare etmek , mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Salibiahmeri , resmi muhacirin komisyonu ; Mavri Mira Heyeti?nin teshili mesaisine hadim. Mavri Mira Heyeti tarafından idare olunan Rum mekteplerinin izci teşkilatları , yirmi yaşını mütecaviz gençler de dahil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor.? (Mustafa Kemal Atatürk , NUTUK , I , Ankara , s. 2)

Gene Nutuk?ta bu heyetin doğrudan Venizelos?tan talimat aldığı ve liderinin Patrik vekili Droteos olduğu ve İstanbul Patrikliğinin ve Yunan Konsolosluğu?nun silah deposu haline getirildiği anlatılmaktadır. (Mustafa Kemal Atatürk , NUTUK , III , (belgeler) 1.)


LOZAN

Lozan?da İnönü İngiliz diplomatı Lord Gürzon?un ısrar ve ricalarına boyun eğerek
?Ruhani alanda faaliyet göstermesi kaydıyla? İstanbul?da kaldı yoksa Fener Rum Patrikhanesi Aynoroz Adası?na nakledilecekti.

III Cumhuriyet Sonrası Fener Rum Patrikhanesi

Büyük Yunanistan , Megoli Edia ? Enosis İstanbul, Kıbrıs ve Egeyi Kapsar.

(1982 Yunanistan Kültür Bakanı Melina Merküri?nin dağıttığı harita)

Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik politika ve stratejilerini özellikle 2000 yılından sonra çok yönlü olarak ele almak gerekir. Yunan devlet adamları ve basını, Megalo İdea'ya yeni bir yorum getirmiş Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile bir ortak savunma doktrini geliştirmişlerdir. Rusya, Bulgaristan Suriye, İran Ermenistan ve Arnavutluk ile askeri işbirliği antlaşmaları imzalamışlar ayrıca Balkanlarda Sırplar ve Rusya Ortodoks ittifakı oluşturmuşlardır. Özellikle bölücü PKK terörüne destek vermişler, bütün bunların yanında argüman olarak Fener Rum Patrikhanesi, Heybeli Ada Ruhban Okulu ve Pontus davalarını ön plana çıkarmışlardır

Günümüzdeki Heybeliada ruhban Okulu ve Bartelemeos?un Ekümenik olma isteği bu çerçevede yok olmak üzere olan Ortodoks nüfusuna rağmen Türkiye?nin egemenliğini tanınmama gayretinin sembolüdür.
Fener Patriği için istenen ?Evrensel Ekümenik Patriği? ünvanı bir devletin başı yada başkanı anlamında olduğuna göre Fener Rum Patriği acaba kurulacak hangi devletin başına düşünülmektedir ?
Türkiye'yi "kuşatma"ya ve uluslararası sistemden soyutlamaya yönelik bu hareketin önemli bir unsuru olarak gündeme getirilen Fener Rum Patrikhanesi, 1990'dan itibaren şu dört önemli hedefi gerçekleştirmek için açıkça çalışmaktadır:
1. Ekümenik unvanını alarak, 1500-2000 kişilik bir cemaatin "Azınlık Kilisesi"nin dini makamı olmaktan çıkarak, Vatikan benzeri devlet içinde devlet niteliğinde bir makam haline gelmek.
2. 1971 yılında kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu'nu açmak

1971'de okulun bir Türk üniversitesine bağlanmasına karşı çıkılarak kapatılmasının gerçek sebebi milli mücadele dönemindeki ataları gibi Patrik Athenegoras, Metropolit Emilyanos, ,Makarios gibi Türkiye alehinde faaliyet gösteren militan Papazların hep , Heybeliada ruhban okulundan mezun olmalarıyla açıklanabilir. .


3. Ayasofya'nın tekrar kilise haline getirilmesi ve Ortodoks ibadetine açılması.
4. Patrik seçimlerinde, T.C. vatandaşı olma zorunluluğunu kaldırtmak.

Yunanistan'da devlet başkanı statüsünde askeri törenlerle karşılanan ve gene Yunanistan?ın sağladığı Bizans sembolü olan çift başlı kartal amblemi taşıyan özel bir uçakla Vatikan'a giderek Papa 2. Jean Paul ile görüşen, , ABD Başkanı Clinton tarafından Devlet Başkanlarına düzenlenen bir protokolle ağırlanıp adı New York'ta sokaklara verilen ve Amerika'da, ilk kez George Washington'a verilmiş bulunan Amerikan Kongresi Onur Madalyası ile ödüllendirilen ,bütün bu gezilerde de Türkiye'yi dünyaya şikayet ederek , Türkiye?de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz? diye veryansın eden Fener Rum Patriği Bartholomeos'un 1500-2000 kişilik cemaati olan bir kilisenin başkanı olmadığı açıktır.

İngiltere Prensi Philip'in(Philip aslen Yunan'dır) başkanı olduğu Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın Patmos Adası'nda düzenlenen ve Bizans ikonaları konusunda araştırma ödülü alan ?Vahiy ve Çevre Sempozyumu", çevrecilik maskesi altında Venizelos gemisiyle Karadeniz?de Pontus Devleti'ni ihya etmeye amacını güden "Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu" , Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği "Hoşgörü" toplantıları gibi etkinlikler, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un gizli niyetleri ve asıl görevi hakkında bize çok net bir portre çizmektedir. .

a) Vahiy ve Çevre Sempozyumu (23 Eylül 1995)
Tören günü Patmos Adası, Doğu Roma ve Yunanistan bayraklarıyla donatılmıştı. Patriği, Patmos Adası'na götüren Yunanistan'ın tahsis ettiği "Aleksandros" (İskender) adlı yat, Çanakkale Boğazı'ndan çıktıktan sonra iki adet Yunanistan muhribi tarafından karşılanmış ve törenin yapılacağı adaya kadar refakât edilmiştir .

Patrik, Devlet Başkanı protokolüyle karşılanmış, 21 pare top atılmış, Yunan marşı çalınmış ve bir Korgeneralin eşlik ettiği askeri kıtayı teftişi sırasında, askerleri selamlarken, elindeki haçı havaya kaldırarak onları takdis etmiştir .


Ertesi gün, 24 Eylül 1995 sabahı bir manastırda yapılan çok gizli toplantıya yalnızca Avustralya, Amerika, Kıbrıs Rum Kesimi, Sırbistan, Orta Doğu ve Afrika'daki Ortodoks kiliselerin Patrik ve Başpiskoposları katılmışlardı. Toplantının yapıldığı bina askeri kordon altına alınmış ve hiç kimse yaklaştırılmamıştı .
b) Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu (20-28 Eylül 1997)
Sempozyum, Giritli bir armatöre ait olan Yunanistan bandıralı El. Venizelos Gemisi'nde gerçekleşmiş ve ilk durak olarak Trabzon Limanı seçilmiştir
Batum, Novorossisk, Yalta, Odessa, Köstence, Varna, İstanbul ve Selanik limanlarında da birer oturum gerçekleştirilmiştir. Sempozyum, Avrupa Birliği'nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu'nun Başkanı Jacques Santer ve Fener Rum Patriği Bartholomeos'nun himayesini sağlamıştır.
Yunanistan, 35 yıl aradan sonra ilk kez Selanik'e gelen bir Fener Rum Patriği'ni "devlet töreni" ile karşılayarak, Patrikhane'nin Ortodoks dünyasına yönelik projesine destek verdi. El. Venizelos, Adalar Denizi'nde Yunanistan karasularındayken, iki adet Yunanistan savaş gemisi de gece yarısı selam durarak gemiye bir süre eşlik etti. Yunanistan Cumhurbaşkanı Stefanopulos, Selanik'teki devlet töreninde : "Ortodoks Kilisesi'nin günümüzün dünyevi sorunları ile de ilgilendiğini ispat ediyorsunuz..." diye konuştu.
Sempozyuma katılanlar, 28 Eylül 1997 günü öğleden sonra saat:14.00'de Selanik'te Doğu Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş olan Ayios Dimitrios kilisesinde yapılan dini törene de katıldılar.
Patrik Bartholomeos'nun yönettiği dini ayinde Selanik Kilisesi'nin başpapazı Hz. İsa'nın esir İstanbul'u Türk işgalcilerin ellerinden kurtarması için dua etti ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun merkezi olan İstanbul'daki Patrikhane'de gerçekleştirilemeyen bu ayinin Doğu Roma İmparatorluğu'nun ikinci payitahtı olan Selanik'te yapılmasının büyük anlam taşıdığını belirtti.
Bartholomeos; ayini, üzerinde çift başlı Doğu Roma kartalı bulunan altın kaplamalı bir tahttan yönetti. Patriğin ayakları altına serilen halılar ise çift başlı Doğu Roma kartalı ile bezenmişti. Patriğin tahtının iki yanında bulunan yine üzerinde Doğu Roma İmparatorluğu'nun sembolleri ile süslenmiş daha mütevazi tahtlarda ise Bulgaristan, Sırbistan ve diğer bazı Balkan ülkelerinin başpapazları oturmaktaydı. Kilisede yaratılan görüntü Ortodoks Doğu Roma İmparatorluğu ve ona bağlı Balkan ülkelerindeki eyaletlerinin başında bulunan kilise temsilcilerinin bir araya gelişleri şeklindeydi.
1991 yılında Boğaziçi Üniversitesi rektörlük salonunda bir seminer yapılıyor. Seminerin konularından birtanesi İstanbul?un Fatih?teki Zeyrek Camii?nin ?Paramikariteros? haline getirilmesiydi. Seminerde görüşülen bir başka konu ise Bizans Hipodromunun ortaya çıkarılması için Sultanahmet Camii?nin yıkılmasını isteyen Harward Üniversitesi öğretim görevlisi Jhor Sevçenko?nun teklifiydi.

Adından aslen bir Rus Ortodoksu olduğu anlaşılan Jhor Sevçenkoyu anlıyorumda 1999?da belki Turizm?e katkısı olur diye Aziz Nektorios?un Silivri?de şu an boş bir arsadan ibaret olan evinin aslına uygun şekilde inşa etmeye çalışan yerel belediyeyi anlayamıyorum. Aziz Nektorios Yunan ayrılıkçı hareketini ilk planlayıcısı ve başlatıcısıdır.

2001 yılında Ayasofya?nın ?Ortodoks? ibadetine açılması AB nezninde resmen istendi .
Merkezi İsviçre?de bulunan ?Süryani? topluluğu Türkiye?den resmen toprak talebinde bulundu (Ekim 2001) benzer bir iddia da 1999 yılında Ermenistan?dan geldi.

Yahudileri İ.S. 66 yılında kaybettikleri İsraildeki topraklarını da alacaklarını kimse ümit etmiyordu. Yahudiler tam 1880 yıl topraksız, vatansız ve devletsiz yaşadılar. Ama 18. yy dan sonra İsrail kuruldu . Yahudiler tevratta belirtlien toprakların bir kısmını aldılar ve devlet kurdular . İşte Hristiyan aleminin Türkiye üzerindeki emellerini kışkırtan sebep budur. Son 50 yıldır komünizm ile savaş edildiği için bu talep gündemde yoktu. Bu gün vardır.

Kurulan ev kiliselerinin sayısı 400?ü geçmiştir. Birtakım kişiler bu topraklarda bir ?pontus devleti? başkenti İstanbul olan bir ?Marmara Devleti?nin kurulmasını istemektedirler.

Patrikhane İstanbul?da yaşayan yoksul Rumlara ayda adam başı 200 dolar yardım yapmakta ve bu yardımlardan yaklaşık 600 Rum yararlanmaktadır.

CLINTON?UN MEKTUBU
Bu mektubu yazmadan önce Clinton Kanada ve ABD Ortodoks Kilislerini başı ve Özal?ın yakın dostu Metropolit Yokavas ile görüşüyor. Mektupta bu tür yazışmalarda geleneksel olduğu üzere Fener Rum Patrikhanesi değil tam tersine ?Church Of Greece? yani Yunanistan Kilisesi kullanılıyor.

?Coğrafi itibarla Türkiye uluslararası komşuluk açısından zır bir bölgededir ve ABD Türkiye ilişkilerini ikili olarak ve NATO aracılığı ile sürdürecektir? Bu bölgedeki gerilimi en aza indirmek için Yunanistan dahil , Türkiye?nin bütün komşularıyla birlikte çalışması Türkiye?nin yarına olacaktır. Yunanistan?la olan ilişkilerinizdeki en son gerilimi azaltmak üzere hükümetiniz tarafından bazı sembolik adımlar atılabilir. Bu konuda şu anda bazı gelişmeler kaydedilmesinin denenmesi kanaatindeyim. Bu sembolik adımlardan bir tanesi , İstanbul?daki Yunan Kilisesi ( Fener Rum Patrikhanesi?nden bahsediyor) olabilir ve bu kurumun işlerlik kazanması hususunda mevcut olan bazı zor koşulları kolaylaştırmanın yollarını göz önünde bulunduracağınız ümit ediyorum?

Rum İsyanı devam ederken Patrik Grigoryos?un Mora?da Etniki Eterya?nın ileri gelenlerinden Petro?ya gönderdiği mektubun ele geçirilmesiyle ihanetinin anlaşılması üzerine 22 Nisan1821?de Patrikhanenin orta kapısında idal edilmiştir. Bu kapı o günden bugüne yas işareti olarak hiç açılmamıştır ve bilenen adı ?Kin Kapısı? dır.

Fener Patrikleri T.C. yasaları çerçevesinde mahalli idare açısından Fatih savcılığına ve İstanbul Valiliği?ne muhataptırlar. Çoğu cemaatsiz 18 metropolit tarafından seçilen patrik , bu makama getirildiğinin onayını validen alır.

Yunanistan kendi dini içindeki mezheplere dahi en ufak müsahama göstermezken nasıl olurda laik Türkiye cumhuriyeti içinde ikinci bir Vatikan?a izin veririz ? Nasıl olurda statüsü cami imamından yada müftüden ileri gitmeyen Rum patriği başka ülkelerde devlet töreni ile karşılanır ?

Yunanistan?da sadece Yunan- doğu Ortodoks kilisesinin yayınladığı İncil?in okunması ve okutulması serbest bırakılmıştır. Diğer İnciller , örneğin Katolik İncili?nin okutulması hatta bazı durumlarda bulundurulması dahi suçtur. Dinsel propaganda ve protesti (dinden çevirme) kanıtı olarak yorumlanabilir ve hapisle cezalandırılır.

IV. Türk Ortodoksları:

Türk Ortodoksları ellerindeki gayri menkulleri bir türlü değerlendirememekte ve Vakıflar Başmüdürlüğü ile bürokratik bir mücadeleyi sürdürmektedir. Geçmişte Türk Ortodoks Patrikhanesine ait olan bazı gayri menkuller Hazine ve Vakıflar arasında koruma amacıyla paylaştıkları için gelir kapısı onlara masraf kapısı da bu kiliseye ihale edilmiş durumdadır.

V. Heybeliada Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu'nun ve özellikle de bu okulun Teoloji Bölümü'nün tekrar açılmamasının hukuki dayanakları şunlardır:
- Türkiye'nin istiklal savaşı sonrasında 1924 yılında imzalanan Lozan Antlaşması'nın azınlıklara imtiyaz değil sadece Müslüman Türk halka tanınan müsavi (eşit) muamele görme hakkı tanıması ve bu durumun Anayasa'nın 12. Maddesi'ndeki eşitlik prensibine uygun olması,
- 403 Sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun Türkiye'de dini tedrisatı cemaatlerden ve özel kişilerden alıp, devlet görevi olarak Milli Eğitim Bakanlığına vermesi,
- T.C. Anayasası'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olarak nitelenmiş bulunması ve bunun gereği olarak dini öğretim yapan özel okul açmanın ve yönetmenin yasak olması, yine aynı kanunun 28. maddesine göre bir özel okula alınabilecek yabancı uyruklu öğrenci sayısının, okulda okuyan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerin yüzde 20'sini aşmamak kaydıyla Milli Eğitim Bakanlığınca tayin olunur hükmünün bulunması,
- 625 Sayılı Kanunun 3. maddesinin 3. paragrafında 'askeri okullar, dini eğitim ve öğretim yapan özel öğretim kurumları ile emniyet teşkilatına bağlı okulların aynı veya benzeri özel öğretim kurumu açılamaz' hükmünün mevcut olması,
- Anayasanın 132. maddesindeki 'kanunda gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmak şartı ile vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tabi yüksek öğretim kurumları kurulabilir' hükmüne göre patrikhane bir vakıf hüviyetinde olmadığı için patrikhaneye bağlı bir özel yüksek öğretim kurumu da açmasının mümkün olmaması,
- Anayasa'nın 24. maddesinde 'din ve ahlak eğitim öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır' hükmünün bulunması,
- Lozan Antlaşması'nda ve öteki uluslararası sözleşmelerde azınlıklar için imtiyazlar değil, vatandaşlarla eşit haklar tanınmıştır. Din görevlilerinin özel okullarda değil devlet okullarında yetiştirilmesi, Anayasa, Anayasa Mahkemesi kararı, Yüksek Öğretim Kurumları Kanunu ve Milli Eğitim Temel Kanunu ile düzenlenmiş devlet politikasıdır. Bu nedenle azınlıklara verilecek bir hak vatandaşlar arasında azınlıklar lehine bir eşitsizliğe neden olur.
T.C. Devleti, din görevlilerini bir devlet okulu olan İmam Hatip Okulları ve devlet üniversiteleri bünyesindeki İlahiyat Fakülteleri'nde yetiştirmektedir. Eğitim-öğretim faaliyetleri devletin denetimi ve gözetimi altında yapılmaktadır. Hiçbir cemaat veya zümreye bu konuda ayrıcalık tanınmamıştır.
Heybeliada Ruhban Okulu 1971 yılında 'Özel Yüksekokulları Kapatan Kanun'un yürürlüğe girmesiyle kapanmıştır. Bu kanun çıkartılırken ve Anayasa Mahkemesi'nin 625 Sayılı Özel Öğretim Kanunu'nun bazı maddeleri iptal edilirken hiçbir şekilde Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapatılması amaçlanmamıştır.
Yapılan düzenlemelerle, özel üniversitelerin açılmasına 'devlet denetiminde olma' şartı ile izin verilmiştir. Ancak, Patrikhane bu şartı kabule yanaşmadığı için, Heybeliada'daki okul açılamamıştır. Patriğin 'kendi din adamlarımızı eğitme hakkından mahrumuz' iddiası doğru değildir. Patriğin, sadece dini eğitim vermesi gereken bir kurumun, devletin denetimi altında faaliyet göstermesine rıza göstermemesinin nedenlerini anlamak güçtür. Bununla beraber patriğin ve kendisine bağlı 12 metropolitin T.C. vatandaşı olma şartlarının da (ki bu şartlar Lozan Antlaşması'nın ilgili maddeleri gereğidir) kaldırılması isteği gözönüne alınırsa; yani ikisi birarada değerlendirilirse durum açıklığa kavuşacaktır.
Sonuç:
1) Fener'deki Patrikhane,kendisine yasaklandığı halde siyasi faaliyetlerde bulunmaya devam etmektedir.
2) Patrikhane, siyasi faaliyetleriyle Türkiye'ye yönelik şer çemberinin içerisinde olduğunu kanıtlamıştır.
3) Patrikhane Türkiye'den çıkartılmalıdır.


Yazan: TOLES
˙Her Hakkım Saklıdır®™

PONT0(U)S YALANI

PONT0(U)S YALANI

Yurdumuz üzerinde, başrolünü komşumuz Yunanistan?ın oynadığı oyunlardan yalnızca biridir Pontus. Bölgeye eski Yunanlıların verdiği ad olan ve deniz anlamına gelen pontus en geniş anlamıyla doğuda Kafkasya?dan bütün Karadeniz kıyıları boyunca Sinop ötesine kadar olan bölgedir; Pontus Karadeniz?in ilk adı değildir, Karadeniz?in ilk adı eski İran yada İskit dilinde olması muhtemel Koyu karanlık anlamına gelen ?Ahşeana? dır (1). Buraya sömürmek ve ticaret için gelen Yunanlıların verdiği isim ise ?Pontus Eukseinos? tur ve ?Mutluluk Denizi? anlamına gelir (2) ki buda hırçınlığı, bölge halkına yaşattığı acılarla adı daha evvel Koyu Karanlık ?Ahşeana- olan ?Karadeniz? sonradan gelen Yunanlıları mutlu etmiş demektir.

Pontus Krallığı ise Yunanlılıkla hiç ilgisi olmayan Persli ?Mithridates? sülalesi tarafından M.Ö.298?de kurulmuştur, M.Ö.63?de ise Roma orduları tarafından yıkılmıştır. Pontus Yunanlıların ?Megalo İdea? larına araç olarak kullandıkları gibi hiçbir zaman Yunanlı olmamıştır. Yeri gelmişken değinmekte fayda olan bir konuda Yunanlı ve Rum tabirlerinin farkıdır; Yunanlı bilindiği üzere kendilerinin ?Hellen veya Helen? dedikleri diğer milletlerin ?Grek? dediği halktır, ordularının askerleri bazı komutanları ve valileri dışında Küçük Asya?da bu tarihe kadar bir Yunan topluluğu yaşamamıştır. Bu ordular ve valiler ise her zaman bu coğrafyada ölü veya diri, fakat kaçarken bulunmuşlardır. Rum tabiri ise Yunan halkıyla hiç ilgisi olmayan ileride işleyeceğimiz, büyük çoğunluğunu Turanlı kavimlerin oluşturduğu topluluğa İranlı ve Arapların verdiği addır.

Bölgeye ilk yerleşim M.Ö.2500?de Turani kökenli Sümerlere son veren Turanlı Guttiler (Kut?lar) dir. M.Ö.1900-700 yılları arasında yine Turani bir kavim olan Kimmerler bütün Anadolu?yu da içine alacak şekilde hakim oldu (3), bunları kısa süre sonra başta İskitler, Hurriler,Avarlar olmak üzere küçüklü büyüklü birçok Asya orijinli kavim izledi. Kuman, Peçenek, Hazar, Çepni, Oğuz... gibi boyların gelmesi bunlardan çok sonralarıdır. Greklerin bölgeye gelmesi ise M.Ö.4.-3. yüzyıllardır, onlardan önce Persler Anadolu?ya akın etmişlerdir, M.Ö.546 yılında Lidyalıları yenerek Adalar Denizine kadar bütün Anadolu?yu hakimiyetleri altına almışlardır. Doğu Anadolu?da yaşayan ?Hint-Avrupa dillerinden olmayan bir dil kullanan? (bu tabir ünlü ansiklopedi Larousse?un ?sondan eklemeli bir dil kullanan yani Ural-Altay dil ailesinden olan, bunun sonucu Turanlı bir kavim olduğu anlaşılan? anlamı çıkmasın diye ezilip büzülerek yaptığı bir tabirdir.) Urartulara da 600?lü yıllarda Persler son vermiştir.

Fransız Akademisi üyesi Lebeau şöyle diyordu: Mitridat Pont ülkesine geldiğinde bu bölgede oturan halk üç bölümdü; birincisi İranlılar ki birtakım tapınak kahinleriyle soylu kişilerden ibaretti, ikincisi Yunanlılar ki kıyı illerinin şehirlerinde oturuyorlardı, üçüncüsü Turanlılar ki çok eskiden beri burayı vatanları yapmış olan, bölgenin asıl yerli ahalisiydiler. Romalıların M.Ö.63?te Pontus?u yıkmasından önce pontus?un bayrağı dahi o zamanlardan beri Turanlıların sembolü olan ay-yıldızlı bayraktı (4).

Bölge halkı Roma hakimiyetine girmesinden sonra 300?lü yıllarda Hıristiyan olan Roma İmparatorluğunun ve daha sonra Doğu Roma?nın baskısıyla zorla Hıristiyanlaştırılmışlardır.

Pontus?un daha sonra kurulan ve Trabzon İmparatorluğu diye bilinen (1204 ? 1461) devletle bir ilgisi yoktur. Bu devletin asli unsuru olan Rumlar ise (dinlerinden ve dillerinden ötürü rum diye adlandırılanlar ve pek az bir kısmı Grek olan topluluk) 1828 Türk-Rus savaşında 3 günlük Rus işgaline fazlasıyla sevinerek kimliklerini açıkladıkları için 2000?den fazla aile bölgeyi terk etmiştir daha önemlisi 1924 mübadelesi ki bunda daha sonra bölgenin Yunanlaşması için Rusya ve Yunanistan?dan ?Kordos Komitesi? adlı bir Yunan örgütünün yardımıyla getirilen Yunanlılar ve eskiden kalan pek az Rum bölgeden ayrılmıştır. Bölgede mübadele sonrası Türk?ten gayrı ırki ve dini bir oluşum kalmamıştır.

Bölgenin Pontus?a dolayısıyla Yunan kültürüne bağlanmak istenen bazı kültürel özelliklerine gelince; bunlardan ilk akla geleni ve en çok kullanılanları müzik aletleridir ve kemençe ile tulum başta gelenlerdir, bu aletleri ele aldığımızda ise Türk Kültüründen ayırmak mümkün olmamaktadır. Orta Asya Türklerinde şaman baksıların kullandığı saza ?kopuz? da denir. Kopuz bugünkü Türk bağlamasının atasıdır. İçi boş bir teknesi ve uzun bir sapı vardır. Tel yerine kıl kullanılır ve ilk dönemlerde mızrapla değil ?yay?la çalınırdı. Kopuzun Anadolu da aldığı bir şekilde bugün Türk halk müziğinin temel sazlarından biri olan ?kabak kemanesi?dir (kemençe de denir) . Teknesi içi boş bir kabaktır ve iki karış sapı, burguları vardır. Tellidir ve yayla çalınır. Bugün Lazlara özgü bir saz olan kemençe de temel yapısı itibariyle bir ?kemane?dir. Sapı kısadır, teknesi uzun ve ağaçtır, tellidir ve yayla çalınır.
Bağlama ,kabak kemanesi ile çalınan ezgiler makam denilen ses dizgileri itibariyle , aynı seslerden oluşur. Karadeniz ezgilerinin de bütün bölgelerde olduğu gibi ?yerel? özellikleri vardır. Kısacası hem bağlamanın hem de kabak kemanesinin atası kopuzdur. Rosanyi? nin Dünya Tarihinde Türklük adlı eserinde verdiği bilgiye göre KEMENÇE Kuman Türklerinde erkek ismi olarakta kullanılmıştır (6) Kumanların Lazları da içine alan bölgenin etnik oluşumunda etkin bir unsur oldukları da bilinen bir gerçektir.

Önemli birer Türk sazı olan ve yine Pontus?a mal edilen ?tulum? ve ?çifte düdükle? ilgili araştırmalar bu sazların bölgenin etnik oluşumunda etkin olan Avar Türklerinin enstrümanları olduğunu göstermektedir.

Çok önemli olan bu bulguları, L.Rosanyi, Macar Arkeolojisinde Hunlar, Avarlar, Macarlar adlı eserinde söyle değerlendirmektedir.

? Bu eser muhaceret devrinden kalmış biricik musiki aletidir. Bu alet 1933 senesinde Szolnok vilayetinde ?şimdiye kadar yalnız kısmen kazılmış- bir mezarlıkta çıkmıştı. Bir Avar erkek iskeleti el kemikleri arasında bulunmuş, turna kemiğinden yapılmış bir çift-kaval vardır, ses deliklerinin sistemli sıralanışı (2-5) delik ve kemik işlenmesinin ince ve muayyen olması çok yükselmiş bir tekniği gösteriyor. Bu alet kendi cinsinin en mükemmel tipindedir ve her halde uzun bir tekamülün mahsulüdür. Benzerleri Kafkas ve Türkistan?da ve bilhassa İtil civarındaki halklarda bu gün de bulunuyor. Bu alet hakkında Arkeologia Hungaria serisinde müstakil bir cilt çıkaran Barth Çin ve Garbi Avrupa arasındaki sahalarda bulunan her çift-kaval tiplerini tetkik ederken şu neticeye varmıştır: İtil civarındaki numunelerinin Avar Zummara tipinden daha çok inkişaf etmiş oluşu bu kavalların yayılma merkezinin de takriben Ural-Altay arasındaki saha olması fikrini kuvvetlendiriyor. Bu surette bu alet müzik Folkloru?nun güzel bir tabakası gibi Ural-Altaylıların, yahut Pretürklerin en eski müşterek medeniyet mahsullerinden biridir.?

?Anadolu?nun bilhassa Trabzon ile Artvin vilayetleri çevresinde halen yaşayan ve halk arasında Tulum ismiyle anılan bu çalgı bile, çok eski bir Türk icadıdır. Ve bu Türk çalgısının icat tarihi milattan önceki yüzyıllara dahi uzanır. Buna en yakın canlı misal ise, Anadolu?daki tulum çalgılarında görülen çift-düdük şeklinin aynısına, 1933 yılında Macaristan?ın Szolnok vilayetinde Avar Türklerine ait olduğu tespit edilen bir mezarda meydana çıkarılmış olmasıdır? (7)

Bu husus üzerinde hassasiyetle duran sayın M. Ragıp Kösemihal Bey Avar gaydası yani tulum çalgısıyla ilgili olarak şu izahatta bulunmuştur.(8)
?Dolmabahçe Sarayı Müzesinin Avarlar bölmesinde asılı ve Macaristan kazılarında bulunan bir takım izlere göre restore edilerek çizilmiş Avar Gayda ve Düdüklerinin resimlerini gidip görmek herkes için mümkündür Avarların bir kolunun Trabzon taraflarına indiğini bildiğimiz için bu buluşların değeri büsbütün artıyor belki o göçlere kadar çıkıyor...?
?O restore edilmiş şekillere göre; Avar gaydasında tulumun bir tarafında ağıza gelecek üfleme düdüğü duruyor, tulumun alt tarafında müvazi surette yan yana bağlanmış iki tane düdük görülüyor ve her biri üstünde birer sıra parmak deliği bulunan bu çift-düdüğün son başlarına da iki düdük için müşterek, huni biçimli ve sesi büyültecek eğrice boynuz ağız takılı bulunuyor.?
?Bu şekil Artvin taraflarında hala kullanılan tulum düdüklerinin aynısıdır...?
Çift-düdük halen yine Türkistan?da yaşamakta olup şimdiki ?KOŞNEY? adını taşımaktadır. Artvin çevresinde bilhassa çobanlar tarafından bugün dahi, tulum haricinde de çift-düdük kullanılmaktadır. Kırgız Türklerinin kullandıkları çalgılar arasında tulumun mevcudiyeti de göze çarpar binaenaleyh, bir zamanlar Avarlardan bir kolun Trabzon?a kadar uzandığını ve Trabzon çevresinde bir çok Avar Ailelerinin yerleştiklerini göz önüne alacak olursak, bu müzik aletinin durumu daha iyi anlaşılmış olup, tulumun Avar?lar vasıtasıyla Anadolu'ya gelmiş olduğu kesinlik kazanır.
Esasında tulum kelimesi Türkçe?dir ve bütün Türk lehçelerinde bu kelime mevcut olup, ?içi çıkarılmış davar derisi, kırba? manalarına geldiği görülür. Kaşgarlı Mahmut da aynı anlama gelmek üzere Divan-ı Lugat it Türk?te ?tulum kelimesini kullanarak Türkçe olduğunu göstermiş ve hatta divanın bir yerinde ?TİM? kelimesine temas ederek ?şarap dolu tulum? anlamına geldiğini belirtmiştir. Bugün de Anadolu?da tulum ve tuluk peynirlerinin varlığından haberdarız. Bu hususlardan da anlaşılacağı gibi Yunanca?da görülen ve ?şişkinlik? manasına gelen TILIMOS-TULUM(OS) kelimesi dahi doğrudan doğruya Türkçe?den Yunanca?ya geçmiş bir kelimedir. Bu itibarla, Türk icadı olan tulum çalgısı Türkler vasıtasıyla Avrupa?ya kadar getirilmiş ve zamanla buradan da İskoçya?ya kadar uzanmıştır.

Görüldüğü üzere hem kemençenin hem de tulumun Yunan yada Pontus kültürüyle bir ilgileri yoktur, doğrudan Türk kültürünün unsurlarıdır.

Bir diğer unsur ise bölgenin geleneksel kıyafetidir. Karadeniz bölgesi erkek kıyafeti yine Greklilikle bir ilgisi olmayan Türk icadı ?pantolon? ile başlar ve bellerindeki Sarkaçlı Avar kemeriyle devam eder bu kemer örnekleri Macaristan?da da bulunmuştur.

Bölgede konuşulan dile gelince (dil ile sadece Rumca kastedilmiştir yoksa Karadeniz lehçesi Azeri lehçesiyle çok büyük benzerlik göstermektedir)Hıristiyan olan Türkler her zaman dini öğrendikleri dili benimsemişlerdir Ortodoks olan Bulgarların Slavca konuşması gibi hatta Anadolu?da dini terimler Farsça?dır abdest (ab-ı dest) gibi... Anadolu Türklerinin Farsça?yı benimsememesi ise bölgeye olan sürekli Türk akınlarından olmuştur. Karadeniz Bölgesinde Rumca konuşan ve hatta Pontus İsyanında rol alan Rumların soyadları ilginç birer örnektir; Pehlivanoğulları, Öküzoğulları, Hırçınoğulları, Şahinoğlu, Arslanoğlu, Kırbaşoğulları, Dumanoğulları, Karayamalı vb. ayrıca Türk adları taşıyorlardı:Şahin, Melik, Çakır, Duman vb. gibi... dikkati çeken bir diğer hususta Rumların oturduğu köy adlarının Türkçe oluşu idi: Sarıtarla, Çerdiğen, Endikpınar, Gölönü, Kırkharam, İncesu, Kızöldüren, Kozlucan vb... (9) Ayrıca Rum adlı olmaları da Rum oldukları anlamına gelmiyor bu konuda önemli örneklerden biri de Türk Ortodokslardan Papa Eftim?dir. Papa Eftim?in Türk Ortodoks Patrikanesinden alınan belgesel 511030 nolu nüfus hüvviyet cüzdanı sureti şöyledir: Soyadı: Erenerol, Adı: Papa Eftim, Babasının adı: Baraş Anasının Adı:Mariya Doğum Yeri: Akdağ Madeni Dini: Ortodoks vd... Bu örnekte görüldüğü gibi Papa Eftim?in Ana ve Baba adı Türkçe değil Rumcadır.

Yukarıda aktarılan bilgilere dayanarak Karadeniz (Pontus) hiçbir zaman Yunan haritasındaki coğrafi sınırlarda olmamıştır. Pontus bölgesi Kafkaslardan Kastamonu?ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafi bölgedir. Ve bu bölgenin insanlarının yaşadığı kültür, konuştuğu dil, genetik özellikleri tamamen Turanlı ve dolayısıyla Türk?tür. Fakat oynanmak istenen oyun her zaman ki gibi güçsüz, zayıf, sözü geçmeyen, kendine güveni olmayan bir Türkiye meydana getirmektir. Bunu ise ancak yiğit Türk Milletini parçalara bölerek başarabileceklerini tarihten ders alarak çıkarmışlardır. Ve bu amaçları uğruna Yunanlılar 176 dernek, vakıf, cemiyet, örgüt... kurmuşlardır. Belki de siz bu yazıyı okurken bir yenisi daha kuruluyordur.


Bu kuruluşlar şunlardır;
YUNANİSTAN'IN YUNANİSTAN İÇİNDE VE DÜNYADA KURDUĞU PONTUS DERNEKLERİ :
1. Kanada Pontus Federasyonu, 2. Philadelphia "Akrite" Pontuslular Birliği (ABD), 3. Avusturalya-Melbourne-Victoria PanPontus Komitesi, 4. Atina Geriye Gelen Yunan Soydaşlarını Karşılama ve Yerleştirme Kurumu (EIYAADE), 5. Atina Pontuslu Sanatçılar Kurumu, 6. Yunan Pontus Kurtuluş Birliği, 7. Arğonafte Komnini Pontus Derneği, 8. Hür Pontus için Vatan Pontus Kurtuluş Birliği, 9. Pontus-Tirebolulular Kardeşlik Derneği, 10. Yunan-Pontus Kurtuluş Birliği, 11. Kalithea "I Argo" Pontus Derneği, 12. Pontuslular Derneği, 13. Pontuslu Öğrenciler Derneği, 14. Kalamaria Kromneanlılar Kardeşlik Derneği, 15. PanHelenik Pontuslular Dernekleri Birliği, 16. Tüm Yunanistan Pontus Dernekleri Federasyonu (PEPİS), 17. Pontuslu Göçmenler için Milli Vakıf, 18. Pontus Birliği, 19. İyon-Yunan Cemiyeti, 20. Attiki-Melissia Pontuslular Birliği, 21. Attiki "Ta Surmena" Pontus Yunan Birliği, 22. Attiki-Menidion "O Evklidis" Pontuslular Derneği, 23. Ardessa-"I Ardessa" Kültür Derrneği, 24. Arama-Sitogralılar Kültür Derneği, 25. "Aetorahi Elassona" Pontus Kültür Derneği, 26. Ayios Theorodus Gavras Pontuslular Derneği, 27. Amindeos-Lakkia Pontuslular Derneği, 28. Almopia Karadeniz Klübü, 29. Almanya-Batı Berlin Pontus Dernekleri Federasyonu, 30. Almanya-Yunanlı Pontussular Dernekleri Federasyonu, 31. Berlin-Pontus Yunanlılar Derneği, 32. Batum-Pontus Yunanlılar Derneği, 33. Bremen-Pontus Yunanlılar Derneği, 34.Bitigheim-"Panaiya Sumela" Pontuslular Derneği, 35. Boston-"Panayia Sumela" Pontus Kolonisi, 36. Boston "Pontiaki Estia" Derneği, 37. Boston "I Matsuka" Kültür Derneği, 38. Dünya Pontuslular Derneği, 39. Drama-N. Sevastia Pontus Kültür Derneği, 40. Drama-"I Komnini" Pontuslular Derneği, 41. Drama-Lefkogio "Evksinos Pontus" Pontus Kültür Derneği, 42. Diavati "O Aleksandros İpsilantis" Pontuslular Derneği, 43. "Dimitrios İpsilantis" Nea Philadelphia ve Çevresi Pontus Derneği, 44. Dachau-Pontus Yunanlılar Derneği, 45. Düsseldorf-Pontus Yunanlılar Derneği, 46. Dortmund-Pontus Yunanlılar Derneği, 47. Epir-Küçük Asyalılar Kardeşlik Derneği, 48. Esessa "O Theorodos Gavras" Pontuslular Derneği, 49. Eski SSCB Pontuslular Federasyonu, 50. Etoloakarnania-Ayios Kanstandinos "D. Psathas" Pontuslular Derneği, 51. Eteloakarnania "Hamanes Patrides" Pontus Kültür Derneği, 52. Evros "Aleksios Komninos" Pontuslular Kültür Derneği, 53. F. Almanya Pontus Yunan Dernekleri Federasyonu, 54. Frankfurt Pontus Yunanlılar Derneği, 55. Florina Karadeniz Klübü-Gümülcine Özgür Pontus Vatanperver Teşkilatı, 56. Grevena Pontuslular ve Küçük Asyalılar Derneği, 57. Güney Yunanistan Pontus Dernekleri Federasyonu, 58. Grevena-Kivoto Pontus Kültür Derneği, 59. Hanya "Panaia Sumela" Pontus Derneği, 60. Haydari "Pontiaki Lira" Pontuslular Derneği, 61. Haydari Pontuslular Derneği, 62. Hamburg Pontus Yunanlılar Derneği, 63. Igumenitsa "Diyoyenis O Sinopepus" Pontuslular Derneği, 64. İskenderiye ve Çevresi Pontuslular Derneği, 65. Iliupolis "O Aleksandros İpsilantis" Pontuslular Derneği, 66. "İ Panayia Gumera" Pontuslular Kardeşlik Derneği, 67. İsviçre-Zürih Pontuslular Birliği, 68. İsveç-Lud Pontus Yunanlılar Derneği, 69. İpsilantis Pontus Derneği, 70. Kalamaria "Kromnean" Kardeşlik Derneği, 71. Kromneon Kalamarias Pontus Derneği, 72. Kalamaria Kırımlılar Kardeşliği, 73. Kavala-Pontuslu Öğrenciler Birliği, 74. Kavala-Pontuslular Klübü, 75. Kozanı-Ayios Dimitrios "Ayios Yanis Vazelon" Derneği, 76. Kozanı Karadeniz Klübü, 77. Korinos "Karadeniz" Pontuslular Derneği, 78. Koridallos "Karadeniz" Pontuslular Derneği, 79. Kastania "Amaranton" Pontus Kültür Derneği, 80. Katerini "Akritas" Pontus Kültür Derneği, 81. Kalithea "i Proodos" Pontuslular Derneği, 82. Kilkis "i Argonafte" Pontuslular Birliği, 83. Kastoria "Karadeniz" Klübü, 84. Köln Pontus Yunanlılar Derneği, 85. Florina-Karadeniz Klübü, 86. Lamia-Fithiotida Pontuslular Birliği, 87. Lutviegshaven Pontus Yunanlılar Derneği, 88. Makroporion Pontuslular Derneği, 89. Menemen Pontus Derneği, 90. Münih Pontus Yunanlıları Derneği, 91. Melbourne Pontus Ocağı, 92. Montreal "Karadeniz" Derneği, 93. Nea Hili "Karadeniz" Şileliler Derneği, 94. Nikea-Koridallos Pontuslular Birliği, 95. Nea İonia "i Zoodohos Piyi" Pontuslular Birliği, 96. Nestos-Hrisupolis Pontuslular Derneği, 97. Nausa Pontuslular "Karadeniz" Klübü, 98. Norfolk "Pontus" Birliği, 99. N. Philadelphia "İpsilantis" Pontuslular Derneği, 100. Nürnberg Pontus Yunanlılar Derneği, 101. New York "Komnini" Pontus Sendikası, 102. New York "Panaia Sumela" Derneği, 103. "O Pontos" Kesarialılar Kültür Derneği, 104. Orecastro Kültür-Spor Derneği, 105. Ohio-"Komnini" Pontus Klübü, 106. PanHelenik Pontus Dernekleri Birliği, 107. PanHelenik "Panaia Sumela" Kutsal Kurumu, 108. Ptolemadia Karadeniz Klübü, 109. Ptolemadia-Pontuslular Birliği, 110. Pieria Pontuslular Birliği, 111. Pieria-Trabzon "O İpsilantis" Pontus Kültür Derneği, 112. Patra "Faros" Pontuslular Derneği, 113. Pire Yunan Kültür Pontus Klübü, 114. Pire-Perama Pontuslular Derneği, 115. Pontian Brotherhood "Bontoxehiteas" of N.S.W. Limited, 116. Pontus ve Kıbrıs Rumları Dayanışma Derneği, 117. Prosotsani "O Pontos" Pontuslular Derneği, 118. Policastro "i Akrites" Pontuslular Derneği, 119. Pelli "İpsilante" Pontus Kültür Derneği, 120. Preveza-N. Sampsunta "i amisos" Kültür Derneği, 121. Pontus Etüdler Merkezi, 122. Russelsheim Pontus Yunanlılar Derneği, 123. Rodos "O Digenis" Pontuslular Derneği, 124. Selanik-PanHelenik Pontus Dernekleri Birliği, 125. Selanik "Panaia Sumela" Sendikası, 126. Selanik "Karadeniz" Klübü, 127. Selanik "i Anayanisi" PanHelenik Pontus Yaşlılar Evi, 128. Selanik İoniki Ocağı, 129. Selanik Pontuslular Feneri, 130. Selanik "Ayios Theorodos-Gavra" Pontus Derneği, 131. Selanik Pontus İncelemeleri Enstitüsü, 132. Selanik-Meseos "O Pontos" Kültür Derneği, 133. Selanik Bafralılar Derneği, 134. Selanik-"İ Eptakokomas Santa" Santalılar Derneği, 135. Selanik-Yorgios K, Fotiadis" Tiyatro Derneği, 136. Selanik-Eleftherio Kordelyo Karadenizliler Derneği, 137. Selanik Serbest Felsefe ve Sosyal Bilimler Merkezi, 138. Avgi Kültür Merkezi, 139. Selanik-Peristereota "Ayios Yorgios" Derneği, 140. Selanik- "Akrite Tu Pontu" Stavrupolis Pontuslular Derneği, 141. Selanik-Kirio Pontuslular Yardımlaşma Derneği, 142. Selanik-Evosmos "Panaia Kremasti" Pontuslular Derneği, 143. Selanik- Aristotelion Üniversitesi Pontuslu Öğrenciler Derneği, 144. Selanik Pontuslu Öğrenciler Birliği, 145. Selanik Batı Kesimi Pontus Derneği, 146. Selanik Pontus Araştırma Merkezi, 147. Selanik-O Neos Kafkasos Kültür Derneği, 148. Selanik-Stavrupolis Pontuslular Birliği, 149. Selanik Thermi "Panaia Sumela" Derneği, 150. Selanik Kuzey Yunanistan Sanatçılar Derneği, 151. Selanik Matsoukas Pontuslular Birliği, 152. Selanik Kalithea Pontus Kültür Derneği, 153. Selanik Panaroma Pontuslular Derneği, 154. Selanik Pontuslu Kadınlar Birliği, 155. Selanik Sikea Karadeniz Ocağı, 156. Selanik Triandria Pontuslular Derneği, 157. Selanik Küçük Asyalılar Klübü, 158. Selanik Yunanistan Pontus Gençler Birliği, 159. Selanik Kalamaryas Derneği, 160. Selanik Panaia Sumela Derneği, 161. Serez Karadenizliler Klübü, 162. Stocholm Karadeniz Pontus Derneği, 163. Sydney "Panaia Sumela" Panpontus Derneği, 164. Svebs-Gmud Pontus Yunanlılar Derneği, 165. Stuggart Pontus Yunanlıları Derneği, 166. Thiva "O Pontus" Karadeniz Klübü, 167. Tiflis Pontuslu Helenler Derneği, 168. Toronto "panaia Sumela" Derneği, 169. Thrilorion Pontuslular Kültür Birliği, 170. Veria Karadeniz Klübü, 171. Whittlesld "Panaia Sumela" Kardeşlik Derneği, 172. Wuppertal ve Çevresi Pantos Kardeşlik Derneği, 173. Wiesbaden Pontus Yunanlılar Derneği, 174. Yannitsa Pontuslular Derneği, 175. Yannitsa Kria Vrisi "Aleksandros İpsilantis" Pontus Kültür Derneği, 176. İskeçe Pontuslular Derneği.
1) Mahmut GOLOĞLU, Anadolu?nun Milli Devlet Pontus, 1973.
2) Ömer ASAN, Pontus Kültürü, 1996 Belge yayınları.
3) Taner TARHAN, Eski Çağda Kimmerler Problemi, 8. Türk Tarih Kongresi, Cilt I.
4) M. GOLOĞLU, a.g.e.
5) 5) A. Tayyar ÖNDER, Türkiye?nin Etnik Yapısı, 2002, Pozitif yayınları.
6) L. ROSANYİ, Tarihte Türklük.
7) Hilmi GÖKTÜRK, Anadolu?nun Dağında Ovasında Türk Mührü.
8) H. GÖKTÜRK ,a.g.e.
9) Mesut ÇAPA, Pontus Meselesi


NOT: Alıntıdır.
Yazan: TOLES
˙Her Hakkım Saklıdır®™

25 Eylül 2006 Pazartesi

Mustafa Sarıgül, Düğün Evinin Tefçisi, Ölü Evinin Yasçısı

Mustafa Sarıgül, Düğün Evinin Tefçisi, Ölü Evinin Yasçısı
--------------------------------------------------------------------------------
[ 27/1/2005 - 14:23 ] By Atin admin@atin.org

?Hakkımda açılmış bir tek dava yok? diyen Mustafa Sarıgül şu an İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi?nde sanık sandalyesinde hangi suçtan yargılanıyor?

Hakkımda açılmış bir tek dava yok? diyen Mustafa Sarıgül şu an İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi?nde sanık sandalyesinde hangi suçtan yargılanıyor ?

Sarıgül?ü Ağır Ceza Mahkemesi?ne düşüren GİZLİ damgalı yazının altındaki imza kime aitti ?

Cumhuriyet Savcılığına ?Mustafa Sarıgül için adam vurdum ama şimdi konuşmayayım diye Sarıgül ve adamları beni öldürmek istiyor? diye dilekçe veren silahlı tetikçi kim ?

Çocuğunun kirveliğini yaptığı uyuşturucu kaçakçısı, katil kim ?

Sarıgül?ün TBMM tarihinde eşi benzeri görülmemiş skandalının perde arkası...

Mustafa Sarıgül?ün Şişli Belediyesi?ne ait araçların sigorta işlerini verdiği kardeşi Bülent Sarıgül ve eşi ne suç işlediler de mahkemeye düştüler ?

Şişli Belediyesi?ndeki kilit kadrolarda görev alanlar niçin Erzincanlılar arasından seçiliyor ? Sarıgül?ün belediye kasasından fonladığı Ercincanlı dernek, lokal ve kahvehaneler listesi...

CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çaltı Sarıgül hakkında ne dedikten 28 gün sonra ayaklarından vuruldu ?

Uçan kuşa borçlu hesapları hacizli Şişli Belediyesi?nin borçlular listesi...

Sarıgül köstebek mi ? Arkasında ABD var mı ? Ünlü para sihirbazı Soros ile Sarıgül?ü buluşturan bağlantı ne ?

Binlerce insanı mitinglere taşıyan özel uçak/helikopterle dolaşan Sarıgül parayı nereden buluyor ? Sarıgül?ün şirketleri, ortaklıkları...

Doğduğu Ermeni köyü...
Açlıktan verem tedavisi gördüğü günler..
Niçin polis olmak istiyordu...
Araba yıkadığı günler...

32 kısım tekmili birden belgelerle Mustafa Sarıgül?ün hayatını Ömer Yılmaz İnanç kaleme aldı.

Mutlaka okuyun...

Kitapçılarda..
Mustafa Sarıgül
Düğün Evinin Tefçisi Ölü Evinin Yasçısı
Ömer Yılmaz İnanç

İrtibat:
Elif Kitabevi
Sahaflar Çarşısı Beyazıt İstanbul
tel: 0212 522 20 96

Kitaptan Bazı Bölümler (Sayfa 24-39)

Ayın Karanlık Yüzü

?Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül'ün
arkasında nasıl bir destek olduğunu bilmiyorum.? [1]
Bülent Ecevit

Mustafa Sarıgül her gün gazetelerde boy boy yer alan yerüstü faaliyetlerinin yanı sıra yeraltı dünyası ile de ilginç ilişkiler içindeydi.

Kamuoyunda 1. MİT raporu olarak bilinen ve 1987 yılında basına yansıyarak uzun süre gündemde kalan "Banker Bako Olayı, Polis İçindeki Çekişme ve Yeraltı-Polis-Kamu Görevlileri İlişkileri" isimli istihbarat raporunda adı yeraltı dünyası ve mafyayla birlikte anılan şarkıcı Hülya Süer ile bir dönem birlikte yaşamıştı. [2]

Sarıgül, Duygu Asena'yla 1989 yılında yaptığı ve 'Hülya Süer'le evlenmeyeceğim' başlıklı söyleşide ilişkisini inkar ederek Süer'in kalbini kırmıştı. Süer de Sarıgül'le dokuz aydır bir ilişkileri olduğunu belirtiyor, ondan evlenme teklifi aldığını açıklıyor ve şöhret dünyasının şanlı klişelerinden biriyle cevap veriyordu; "Bu beyefendi ile şu anda ilişkim yok. Fakat görüyorum ki, hep gündeme benim ismimle, benim olayımla geliyor." [3]

Mustafa Sarıgül, adı MİT ve TBMM Susurluk Komisyonu Raporlarında [4] geçen Ahmet Vefa Küçük ile 7 Eylül 1995 tarihinde ortaklaşa VEFA PETROL ve TURİZM İŞLETMELERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ?ni kurmuşlardı. [5]

Sarıgül?ün ortağı ve Fenerbahçe camiasının yakından tanıdığı Küçük, yeraltı dünyası ile de yakın ilişkiler içinde idi. Küçük'ün kayınpederinin işleriyle ilgili anlaşmazlıklar ve Bağbank'ın batışı sonrasında ortaya çıkan yeni durumlar Küçük ile Mafya Babası Alaattin Çakıcı?yı karşı karşıya getirmişti.

1985 yılında Vefa Küçük'ün bürosu Çakıcı'nın adamlarınca basılmıştı. Çakıcı o sıralar 1980 öncesinde demir kaçakçılığına [6] adı karışan Suat Sürmen'in haklarının koruyucusuydu. Vefa Küçük Çakıcı'ya asıl dolandırılanın kendisi olduğunu anlatınca, Çakıcı bu kez Suat Sürmen'e karşı cephe almış, sonunda her iki taraf da parayı verince de Çakıcı uzlaşmayı sağlamıştı. [7]

Sarıgül?ün kurucusu olduğu 335027 sicil no?lu Vefa Petrol?ün ilginçliğini sadece Küçük?ün ilişkileri oluşturmuyordu. Ticaret sicil kayıtlarında bu firmayı sıradan bir benzin istasyonu işleten benzerlerinden ayıran, bu şirketin Yönetim Kurulu üyeleriydi. İstanbul Kasımpaşa ve Fulya?da Shell benzin istasyonları işleten bu şirketin Yönetim Kurulu üyeleri İslam Yakut [8] ve yeğeni Erhan Yakut [9], Narkotik polisinin çok yakından tanıdığı kişilerdi. İslam ve Erhan Yakut, Aralık 2002?de İstanbul Kozyatağı?nda ele geçen ve piyasa değeri 5 milyon dolar olan 255 kilo 359 gram eroinin sahibi olarak polis tarafından gözaltına alınmışlardı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube'nin düzenlediği 'Sacayağı' adı verilen 3 ayrı operasyonda gözaltına alınanlar arasında gazeteci Ayşe Arman?ın eski eşi Kaşmir Bar'ın sahibi Zafer Yılmaz Acar da bulunuyordu. [10]

İslam ve Erhan Yakut?un üyesi bulunduğu Yakut Ailesi, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi?nin 1996 yılında başlattığı "Asena Programı" çerçevesinde Türkiye ve yurtdışında uyuşturucu ticareti yaptığı için mercek altına alınan ailelerin başında yer alıyordu. [11]

Yakut ailesinin en önemli üyesi Cumhur Yakut ise, Van Milletvekili Mustafa Bayram'ın damadıydı. [12] Mart 2001?de Yunanistan ve Türkiye?de ele geçen 520 kilogram eroinin 323 kilosunun sahibi olan Cumhur Yakut firardaydı. PKK ile bağlantılı uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı da kanıtlanan ve 5 yıldır aranmakta olan Cumhur Yakut?un Arap yarımadasında olduğu sanılıyordu. [13]

Diyarbakır Liceli olan ve İstanbul Taksim?deki Yakut Otel?in sahibi Cumhur Yakut?un adı, Aralık 1997?de Edirne?de Avar Turizm?e ait otobüste 6 kişinin uyuşturucu hesaplaşması yüzünden öldürülmesi olayına da karışmıştı. İnfaz emrini veren uyuşturucu kaçakçısı Gafur Çalışkan, Cumhur Yakut?un ortağıydı. [14]

Ekim 2002?de İstanbul Narkotik Polisi tarafından düzenlenen bir operasyonda Cumhur Yakut?un kardeşi Orhan Yakut da 55 kilo eroinle birlikte yakalandı. [15]

Nisan 2002?de Van'da bir otel odasında vücutlarına uyuşturucu enjekte ettikten sonra tedavi için hastaneye gelen 2 kişinin, uyuşturucuyu Kamuran Yakut isimli şahıstan temin ettiklerini belirtmeleri üzere tutuklanan Kamuran Yakut hakkında da soruşturma başlatıldı. [16]

Aralık 2001?de Van'ın Başkale ilçesinde jandarma ekipleri, uyuşturucu yapımında kullanılan 65 litre asit anhidrit maddesi ile yakalanan Adem Yakut'u gözaltına aldılar. [17]

Kasım 2000?de İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan eroin kaçakçısı Neşet Yakut Tekirdağ'da yakalandı. Almanya'nın Hannover kentinde yakalanan 4.5 kilo eroinle ilgili olarak aranan Neşet Yakut hakkında, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından gıyabi tutuklama kararı verilmişti. [18]

Mustafa Sarıgül bu camiadan uzak duran bir isim değildi.

Siirtli geniş bir ailenin reisi olan ve Haşim Ağa olarak da tanınan demir tüccarı Seyyid Haşim Öztanık?ın Ocak 2004?teki cenaze töreninde Mustafa Sarıgül adı, organize suç örgütü liderleri ve mafya üyeleriyle birlikte anılıyordu. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül?ün çelenk göndererek boy gösterdiği cenaze törenine organize suç örgütü kurmak suçundan yargılanan Sedat Peker, organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın kardeşi Gencay Çakıcı, Susurluk ve Kumarhaneci Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi davalarının sanığı Sami Hoştan, Öztanık'ın dünürü kabadayı Hasan Heybetli, Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticisi Vefa Küçük katılmıştı. Cenazeye çiçek gönderenler arasında, Ekdi Aşiretinin lideri Bedrettin Ekdi de vardı. [19]

Mafya cenazesinde boy gösteren Bedrettin Ekdi ismi, Mustafa Sarıgül?e hiç yabancı değildi.

Temmuz 2001?de kamuoyuna ?1 milyon dolarlık Aşiret Sünneti? olarak yansıyan, müteahhit Bedrettin Ekdi?nin oğlu Ahmet?in skandal sünnet düğününde kirvelik görevini Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül üstlenmişti. [20

Ünlülerin sünnetçisi olarak bilinen Kemal Özkan'ın yaptığı sünnette, 8 yaşındaki Ahmet'e babası altın bir tabanca hediye ederken assolistliği Ajda Pekkan yaptı. ?Travestiler Kraliçesi" Sisi tarafından organize edilen düğünde Muazzez Abacı, Gönül Yazar, Seda Sayan, Adnan Şenses, İbrahim Erkal, Burak Kut, Kerem Alışık, Sibel Turnagöl ve Pınar Dilşeker gibi isimler de sahne aldı. [21]

Konuklara 8 mezeli ordövr tabağı, sebzeli ve tavuklu Lumpia Böreği, Böfstragonof, pasta, meyve ve limitsiz yerli-yabancı içki sunulan düğün için, yalnızca kulüp üyelerinin kullanımına açık olan Galatasaray Adası?ndaki rezervasyon işlemleri Mustafa Sarıgül tarafından yaptırılmıştı. [22]

Sünnette 8 yaşındaki Ahmet Ekdi?nin kirvesi olan ve ona bir altın takan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül düğünün skandala dönüşmesi üzerine her zamanki gibi düğün sahibi Bedrettin Ekdi?yi hiç tanımadığını iddia ederek yakın bir arkadaşının ricası üzerine düğüne katıldığını söyledi. [23]

Oysa Sarıgül?ün ?aile dostu? olan Bedrettin Ekdi, Şişli bölgesinde otopark işletiyor ve belediyenin parke taş ve kaldırım ihalelerini alıyordu. [24] Şişli belediyesi sınırları içinde Nişantaşı ve Teşvikiye bölgelerinde çok sayıda gayrimenkulun sahibiydi. Müteahhit Ekdi, Şişli Eftal Hastanesi?nin arkasında 5?şer katlı 2 iş merkezi yaptırmıştı. [25]

Eylül 1999?da Şişli?de işlettiği otoparkta ortağından 120 milyar liralık alacağını tahsil etmeye gelen Nurettin Acındırma?yı öldürmüş ve cinayet suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum olmuştu. [26]

Temmuz 2003?te İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği Bedrettin Ekdi ile oğlu Murat Ekdi'yi, ?tehdit? ve ?dolandırıcılık? suçlamasıyla gözaltına aldı. [27]

Haziran 2002?de Şişli Yaşar Doğu Sokak?ta silahlı saldırıya uğrayan Bedrettin Ekdi, göğüs ve bacağından ağır yaralandı. [28]

Mustafa Sarıgül?ün kirveliğini üstlendiği Bedrettin Ekdi?nin sabıka dosyası da bir hayli kalabalıktı: [29]

1997?de tefecilik yapmak suçundan gözaltına alındı. 1987?de işyerinde ele geçen 6 kilo eroinden hakkında işlem yapıldı.

1985?te adam yaralama suçundan Bayrampaşa?da tutuklu kaldı.

1980?de 16 kilo esrar, sahte 100 bin Alman markı ve 50 bin ABD doları ile yakalandı.

1980?de adam yaralamadan 1 yıl Akşehir Cezaevi?nde yattı.

Ayrıca Bedrettin Ekdi hakkında İstanbul'da Şişli 6., 7., 9., ve 10. Asliye Ceza Mahkemeleri'nde de karşılıksız çek vermek suçundan açılmış davalar bulunuyordu. [30]

Mustafa Sarıgül nedense bu alemden uzak durmamayı tercih ediyordu.

Yeraltı dünyasında 'Oflu Osman' lakabıyla tanınan ve MİT Raporu?nda ?Uyuşturucu Kaçakçısı? olarak geçen Osman Cevahiroğlu?nun [31] Eylül 2004?teki cenaze töreninde uluslararası uyuşturucu ve altın kaçakçılığı ile hayali ihracat olaylarına adı karışan 'Berber Yaşar' lakaplı Yaşar Aktürk, Susurluk ve Kumarhaneci Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi davalarının sanığı Sami Hoştan, uluslararası kaçakçılık ve hayali ihracat olaylarının tanıdık siması Necdet Ulucan, Alaattin Çakıcı'nın eski avukatı Muhittin Yüzüak gibi isimler boy gösterdi. Mustafa Sarıgül de cenazeye çiçek göndererek saflardaki yerini almıştı. [32]

Üstelik Sarıgül?ün adı uyuşturucu gölgesinde kalan tanıdıkları sadece bunlar da değildi.

2003 sonlarında Galatasaray futbol takımının 2. yarı maçlarını harap haldeki Ali Sami Yen stadında oynanması gündeme gelince, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül her zamanki gibi bir basın toplantısı düzenleyip ?Stadı 12 günde hazırlar, teslim ederim? diye ortalığa atılmıştı. [33] Gazetecilerin ?Peki ama nasıl ?? sorusu üzerine Sarıgül ?Mehmet Aygün, tüm masraflarını karşılayacak?? demişti. [34]

Kimdi bu bonkör kişi Mehmet Aygün?

Milyonlarca dolarlık masrafı cepten üstlenmeyi kabul eden Sarıgül?ün yakın arkadaşı Mehmet Aygün, 30 yıldır Almanya'da yaşıyordu. Almanya?yı döner kebapla tanıştıran girişimci olarak bilinen, Antalya'da Titanic, Şişli ve Taksim?de Aygün Otel?lerin sahibi olan Aygün eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın da yakınıydı. [35]

Sarıgül ile Aygün birbirlerine o kadar yakındılar ki, 2003 Şubat?ında Almanya?da birlikte gözaltına alınmışlardı. Konuyla ilgili İHA Berlin Temsilciliği tarafından Türkiye?ye gönderilen haber, Sarıgül?ün ?meşhur medya ilişkileri? yüzünden kamuoyuna ulaşamamıştı.

Medyanın hasıraltı ettiği haber şöyleydi [36]:

?Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Hasır Restoranlarının ve Aygün otellerinin sahibi Mehmet Aygün, tehdit ve taciz suçlaması ile geçtiğimiz çarşamba günü Tegel Havaalanı'nda gözaltına alındı.

Geçen Çarşamba günü saat 11.45'te gözaltına alınan Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün, saatlerce ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.

Berlin Polisi Basın Merkezi'nden alınan bilgilere göre, Berlin'in ünlü güzellik salonlarından Lacomed'e giden Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün, 5 yıl önce borç olarak verdikleri 40 bin Euro?yu geri istediler. Lacomed'in sahiplerinden Dr. Yaşar Sarıgül'ün böyle bir borcun varlığını kabul etmemesi üzerine Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün, kendisini tehdit etti. Polis zabıtlarında Dr. Yaşar Sarıgül'ün boğazının sıkıldığı ve çıkan ardebede mekana zarar verildiği bildirildi.

Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün'ün Yaşar Sarıgül'e ne Berlin'de ne de İstanbul'da iş yapmasına izin vermeyecekleri yönünde tehdit ettikleri de polise yapılan suç duyurusunda bulunan iddialar arasında. Dr. Yaşar Sarıgül'ün İstanbul Şişli'de de bir güzellik salonu bulunuyor.
Mustafa Sarıgül'ün, ifadesi alındıktan sonra Çarşamba günü akşam saatlerinde serbest bırakıldığı açıklandı.

Mustafa Sarıgül'den daha önce serbest bırakılan Mehmet Aygün'ün ise, Mustafa Sarıgül'ün de serbest bırakılmasını karakolda beklediği bildirildi.

Olay hakkında görüşlerine başvurduğumuz Yaşar Sarıgül'ün eşi Sema Özcan Sarıgül, olay hakkında açıklama yapmak istemediğini ifade etti.

''ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİM''
Mehmet Aygün ve Mustafa Sarıgül'ün kendisini ölümle tehdit ettiklerini iddia eden Dr. Yaşar Sarıgül, ''Her ikisi de bana tacizde bulundu. Boğazıma sarıldılar ve beni ölümle tehdit ettiler. Benim 5 yıl önce 40 bin Euro borcum olması, komik bir iddia. Böyle bir şey yok. Olay Mustafa Sarıgül'ün seçimlerde kendisine destek vermesi halinde Sema hanıma yaptığı bir yer vaadiyle alakalı. Böyle bir teklifi Sema hanım kabul etmedi'' şeklinde konuştu.

Dr. Yaşar Sarıgül olayın savcılığa intikal ettiğini ve gelişmeleri beklediklerini açıkladı.

Mehmet Aygün ise polise ifade verdiklerini doğrulayarak, ''Kendisine 5 yıl önce verdiğimiz borcu ödemek istemeyince aramızda tartışma çıktı. Polise yapılan suç duyurusu nedeni ile ifade verdik. Olay bundan ibarettir'' dedi.

2004 yılı sonlarına gelindiğinde Almanya?da yaşanan bu gözaltı konusunun Internet sitelerinde [37] işlenip elektronik postalarla ortalıkta dolaşmaya başlaması üzerine Mustafa Sarıgül olayı doğrulamak zorunda kaldı ancak bunun CHP Genel Başkanlığı'na aday olmasından dolayı gündeme getirildiğini öne sürdü. [38]

Sarıgül?ün yakın arkadaşı Mehmet Aygün?ün adı bir başka olaya daha karışmıştı?

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yerlikaya, 1997 Kasım?ında Susurluk'taki kazada, ?Yeşil? kod adlı Mahmut Yıldırım'a götürülmek üzere yüklenen silah ve eroinle dolu üçüncü bir araç daha olduğunu açıkladı. Yerlikaya, ?Yeşil'in bu malı alıp Berlin'de Türkiyemspor yöneticileri üstünden dağıtacağını? söylüyordu.[39]

Yerlikaya'nın bu açıklaması Almanya?da büyük yankı uyandırmıştı. Gözler Türkiyemspor?a çevrilmiş, Alman polisi soruşturma başlatırken Alman Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) de Berlin Eyalet Meclisi'ne olayla ilgili soru önergesi vermişti. [40]

Susurluğun Almanya ayağının Berlin'de ortaya çıkması, Çatlı ve Yeşil'in Avrupa'daki faaliyetlerini yeniden gündeme getirirken, Alman polisi baş aktör Abdullah Çatlı ve Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım'ın Almanya'daki faaliyetleri ve bunların ilişkide bulundukları adamları araştırmaya başlamıştı. Alman polisi, basında çıkan tüm haberleri ihbar olarak kabul ederek Türkiyemspor'da 1990'dan bu yana yöneticilik yapmış kişileri de yakın takibe almıştı. Alman polisinin elindeki bilgilere göre, ?Türkiyemspor yönetiminde yer alan bir yöneticinin ailesi eroin ticaretinden sabıkalıydı.1996'nın başlarında Alman polisi bu kişi ve akrabalarının evinde yaptığı aramada eroin yakaladı ve bir kadın bu suçtan ceza aldı. Yeşil'in 1990'dan bu yana merkez olarak kullandığı Türkiyemspor'a aynı dönemde Ahmet Avar, Mehmet Aygün, Kadir Nurman ve Hikmet Ceylan adlı kişiler başkanlık yapmıştı. Mehmet Aygün, söz konusu kişiler arasında kısa zamanda ?Mark Milyoneri? olmuştu. Mehmet Aygün dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a yakın bir isimdi. 1989 ile 1990 yılları arasında takımda kaptanlık yapan Faruk Maya, 1991 yılında İstanbul Bakırköy'de 2.5 kilo eroin ile yakalanmıştı. Aynı kişi Almanya'da da eroin ticaretinden 18 ay ceza almıştı.? [41]

Sadece Mustafa Sarıgül değil, yakın çevresindekiler de bir alemdi?

Bir süre sonra, Sarıgül?ün, otuz yıllık arkadaşı, 15 yıllık ticari ortağı, 20 ay içinde birlikte üç parti değiştirdiği siyasi yoldaşı, belediyedeki vekili, Meclis Başkanı, Bütçe, İmar ve Daimi Encümen Üyesi [42] Bayram Özata, 12 Şubat 2004 tarihinde mafyavari bir yöntemle bacaklarından vuruldu.

Özata Tur, Atasay Dershanesi, Ata Kimya ve Ata Dış Ticaret şirketlerinden oluşan Özata Şirketler Grubu?nun sahibi olan Bayram Özata, Şişli Kocamansur Sokak No:64'teki dershane binasından evine gitmek üzere saat 23.00?te ayrılırken yanına yaklaşan ve kimliği belirlenemeyen bir kişi, tabancasını işadamına doğrultup 3 el ateşledi. Saldırgan olaydan sonra kayıplara karışırken, sağ bacağından 2, sol bacağından da 1 kurşun yarası alarak kanlar içinde yere yığılan Özata, çevreden yetişenler tarafından kendi otomobiliyle Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada ilk tedavisi yapılan Özata, daha sonra ambulansla Amerikan Hastanesi'ne sevk edildi. Amerikan Hastanesi'ne getirilen Özata'nın yakınları, görüntü almak isteyen basın mensuplarına saldırdı. Özata'nın yakınlarıyla basın mensupları arasında kısa süreli bir arbede yaşandı. [43]

Olaydan sonra hemen hastaneye koşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ?Sayın Özata?nın sağlık durumu gayet iyi. Kurşunlar diz altına isabet etmiş. Hastanedeki tedavisi sürüyor?? şeklinde konuştu. [44]

Bayram Özata polise, saldırganı tanımadığını ve kendisine herhangi bir şey söylemediğini ifade etmişti. [45]

Ne saldırgan bulunabildi, ne olay aydınlatıldı, Ne Sarıgül, ne de Özata bu mafyavari kurşunlama konusunda hiçbir açıklama yapmadılar.

Ak Parti Şişli Belediye Başkan Adayı Muhsin Divan ısrarla Sarıgül?ün Vekili Bayram Özata?nın vurulma olayının aydınlatılmasını istedi ancak sözleri ve soruları havada kalakaldı: [46]

?Otopark mafyasının çalışmalarının dikkat çektiği Şişli ilçesinde, çok önemli bir olay yaşanmıştır. CHP Şişli Belediye Meclis Üyesi ve Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül?ün vekili sıfatını taşıyan Bayram Özata kısa süre önce ayaklarından vurulmuştur. Sayın Özata önümüzdeki yerel seçimlerde de CHP?nin Belediye Meclisi adayıdır. Fakat neden ve kimler tarafından vurulduğu kamuoyuna açıklanmamıştır. Herkes de biliyor ki bir kişinin ayaklarından vurulması olayı ,sıradan adi bir adli olay değildir. Vurulma yöntemi mafya denilen örgütlenmeninkilerle aynıdır. Şimdi soruyorum Özata?yı kimler ne için vurmuştur? Sayın Özata?nın karşı karşıya kaldığı saldırının nedenleri niçin kamuoyundan saklanmaktadır??

?Ayaklarından beş kurşunla yaralandığında Sarıgül?ün, ?sıradan bir meclis üyesi? dediği Bayram Özata?nın, Şişli Belediyesi Başkan Vekili, Meclis Başkanı, Bütçe, İmar ve Daimi Encümen Üyesi olduğu ortaya çıktı. Açıklama yapmaktan kaçınan Sarıgül?ün, Özata ile ortaklığı da belgeleriyle ortaya çıkınca bu kez itiraf etmek zorunda kaldı. ?Basit bir olay? diye önemsemiyor. Olayın üzerine gitmek isteyen medyaya ?o bizim sıradan bir meclis üyemiz? diye bilgi verip kamuoyu önünde tartışılmasının önüne geçiyor. ?Bayram Özata Olayı? halen faili meçhul olarak durmaktadır.? [47]

Şişli bölgesi bu tür vakalara aşinaydı?

CHP Şişli İlçe Başkanlarından Dursun Çatlı 27 Ocak 2000 tarihinde yine aynı yöntemle bacağından vuruldu. Şişli Belediyesi'ndeki yolsuzluklarla ilgili araştırmalar yapan Çaltı, dönemin Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün ipini çeken kişi olarak tanınıyordu. Çaltı'nın suç duyurusu üzerine hakkında dava açılan Aslıtürk, eşi Orhan Aslıtürk'le birlikte yurtdışına kaçmıştı. [48]

Dursun Çaltı?nın eşi Emine Çaltı, ?İki ay önce büromuza birileri girip, dosyalarımızı karıştırmıştı. Bu olay ihtar gibi birşey. Dursun, gerek Gülay Aslıtürk, gerekse ondan sonraki dönemlerde çeşitli yolsuzlukları ortaya çıkardı. Devamlı tehdit alıyorduk. Artık alışmıştık. Bu, 'Artık sus' gibi bir şey oldu? diyordu. [49]

Medya Çaltı?nın belalısının eski Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk olduğunu yazıp vurulma olayının ardında da onun olduğunu iddia etse [50] da Çaltı?nın hakkında araştırma yaptığı en son kişi Mustafa Sarıgül?dü?

Çaltı, vurulmadan önce Mustafa Sarıgül?ün Egebank?a kıyak geçtiği Esentepe?deki belediye binası konusunu araştırmaya başlamıştı.

?Biz Gülay Aslıtürk'ün yolsuzluklarını ortaya çıkardık. Ancak gelen gideni arattı. Önce ANAP'lı Cüneyt Akgün ve ardından da DSP'li Mustafa Sarıgül, Gülay Aslıtürk'ü aratmayacak icraatlarda bulundular. Kamu yararına tahsis edilen bir arazi bankaya peşkeş çekiliyor, yine belediye binası aynı bankaya kiralanıyor. Ve dahası, Aslıtürk döneminin şaibeli bürokratları hâlâ görevlerinde kalabiliyor? [51] diyen Çaltı, bu sözlerinin üzerinden 1 ay geçmeden vuruldu.

Çaltı?nın vurulmasına neden olan konu şuydu:

?Geçtiğimiz günlerde Londra'da yakalandıktan sonra kefaletle serbest bırakılan Gülay Aslıtürk'ün yolsuzluk skandalıyla adını duyuran Şişli Belediyesi, şimdi de DSP'li Başkan Mustafa Sarıgül'ün şaibeli icraatlarıyla çalkalanıyor. Sarıgül'ün Şişli Esentepe Mahallesi'nde yol yapılması kaydıyla kamu yararına terkedilen alanı Egebank'a kullandırdığı ortaya çıktı. Egebank'ın kiracı olarak bulunduğu binanın arka kısmındaki inşaat alanında tadilat yaparak burayı kullandığı anlaşıldı. Şişli Belediyesi'nin Başkan Sarıgül döneminde, Bakanlar Kurulu kararıyla el konulan Egebank'la garip ilişkisi, bununla da sınırlı kalmadı. Başkan Sarıgül, SHP'li eski Başkan Fatma Girik döneminde alınan Esentepe'deki belediye binasını Egebank'a 350 bin dolara kiraladı. Sözleşmeye göre Egebank prestij bina olarak değerlendirilen binayı 10 Ocak'tan itibaren kullanmaya başlayacak. Sözkonusu kira işlemi yüzünden belediye, yeni bir bina inşa edilene kadar Okmeydanı, Feriköy ve Osmanbey'deki üç ayrı binada faaliyet gösterecek. Aynı binada bulunan Tapu Kadastro Müdürlüğü ise Sultanahmet'e taşınacak.

Şişli Belediyesi'nin yeni binası ise Okmeydanı'nda 6 bin metrekare üzerine inşa edilecek. Yeni binanın proje ve yapım ihalesini Yapıtek İnşaat Tic. San. A.Ş ile Ceylan İnşaat Taahhüt İthalat ve İhracaat Ltd. Şirketi ortaklığı kazandı. Hizmet binasının yapımını, Yapıtek ve Ceylan İnşaat'ın, 9 trilyon 515 milyar liraya gerçekleştireceği belirtildi. Mülkiyeti Hazine'ye ait olan ve Şişli Belediyesi'ne tahsis edilen arsada, yaklaşık 40 bin metrekare inşaat alanı bulunuyor. CHP Şişli ilçe eski Başkanı Dursun Çaltı, belediye binasının kiralanmasına tepki gösterirken, ?Prestij bina kapsamında değerlendirilen binayı devletin el koyduğu bir bankaya kiralıyorsunuz. Ve belediye hizmetlerini üç, hatta dört ayrı yerde görülmek üzere dağıtıyorsunuz. Bu olacak iş mi? Hazır belediyeye ait bina varken Şişli halkı neden Sultanahmet'te tapu işlemi yaptırsın?? diye sordu. Çaltı, şöyle konuştu: ?Biz Gülay Aslıtürk'ün yolsuzluklarını ortaya çıkardık. Ancak gelen gideni arattı. Önce ANAP'lı Cüneyt Akgün ve ardından da DSP'li Mustafa Sarıgül, Gülay Aslıtürk'ü aratmayacak icraatlarda bulundular. Kamu yararına tahsis edilen bir arazi bankaya peşkeş çekiliyor, yine belediye binası aynı bankaya kiralanıyor. Ve dahası, Aslıtürk döneminin şaibeli bürokratları hâlâ görevlerinde kalabiliyor.? [52]

Çaltı?nın vurulma olayı 5 yıl ?faili meçhul? olarak tozlu raflarda kaldı. Kimin tarafından ne için vurulduğu bilinmeyen Çaltı?nın dosyasının kapağı 17 Ocak 2005 tarihinde Ümraniye Cumhuriyet Savcılığı?na verilen bir dilekçe ile aralanmaya başladı.

Savcılığa başvuran Tamer Yılmaz, Dursun Çaltı?yı vurduğunu itiraf ediyor, kendisini bu suça azmettirenin de Mustafa Sarıgül olduğunu, ancak şimdi konuşmaması için Sarıgül ve adamları tarafından ölümle tehdit edildiğini açıklıyordu. [53]

Ümraniye Başsavcılığı?nın 2005/1016 hazırlık numarasıyla işleme koyduğu dilekçede yer alan ifadeler, bugüne kadar sır olarak kalan birçok olayın çözülmesi için gerekli ipuçlarını içinde barındırıyordu?

Bütün bunlar olup biterken Mustafa Sarıgül?ün kamuoyundan itinayla gizlediği bir başka konu daha vardı?

Sarıgül gerek basın açıklamalarında gerekse düzenlediği mitinglerde her ne kadar;

?HAKKIMDA AÇILAN TEK DAVA VE ALEYHİMDE SONUÇLANMIŞ TEK YARGI KARARI YOK? [54]

?BUGÜN SARIGÜL İLE İLGİLİ AÇILMIŞ BİR TEK DAVA VE YARGI KARARI YOKTUR.? [55]

diyorsa da aslında bu sözler gerçeği yansıtmıyordu.

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, bu sözleri sarf ettiği günlerde İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi?nde Türk Ceza Kanunu?nun 240. maddesinde belirtilen ?görevi kötüye kullanmak? suçundan yargılanıyordu. [56]

Sarıgül?ü Ağır Ceza Mahkemesi?ne düşüren ?GİZLİ? damgalı belgenin altındaki imza İstanbul Defterdarı Kadir Boy?a aitti.

Boy, İstanbul Valiliği?ne gönderdiği 28.08.2001 tarih ve 1841-82 sayılı GİZLİ belgede Sarıgül hakkında şunları yazmıştı:

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
İSTANBUL DEFTERDARLIĞI
Personel Müdürlüğü

SAYI :PER:06/
KONU:

İSTANBUL VALİLİĞİ
(İl İdare Kurulu Müdürlüğüne)

İLGİ:05.07.2001 tarih ve B054VLK 4340600.02.K. 2001/68 sayılı yazınız.

Şişli Belediye Başkanlığı hakkında İl İdare Kurulunca verilen 04.07.2001 tarih ve 2001/68 sayılı karar ile ilgili olarak ilgi yazınız ekinde alınan tahkikat dosyası incelenmiş olup,

Şişli Belediye Başkanı Mustafa SARIGÜL'ün,

-Şişli Feriköy Mahallesi Kurtuluş cad.1216 Ada 10 ve 11 parsellerdeki imara aykırı ruhsatsız yapılaşmadan dolayı yasal işlemleri zamanında ve tam olarak yapmadığı,

-Ayazağa Büyükdere asfaltı 8659 ada, 1-2 parsellerinde imar planına aykırı yapılaşma yapılması ile özellikle Garanti Bankası ve İhlas Finans'm kiracısı olduğu iki binanın korunduğu konusunda; 23.12.1990 tarihinde Yapı Ruhsatı düzenlenen ve daha sonra yüksekliği değiştirilen 8659 ada l parseldeki bina hakkında 01.10.1997 tarihinde yapı tatil tutanağı düzenlenmesine rağmen 08.01.1998 tarihinde karar alınmak üzere Belediye Encümenine sunulmasından, 20.04.1998 tarihinde Belediye Encümeni tarafından 3194 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre yıkım kararı alınmasına rağmen bu kararı uygulamadığı anlaşıldığından,.

İlgili hakkında T.C.K.nun 240. maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanmak üzere, M.M.H.Knun 5. ve C.M.U.K.nun 163. maddesi gereğince ?Lüzum-u Muhakeme? karan verilmesi kanaati edinilmiştir.

Diğer sanıklar hakkında söz konusu raporda yer alan önerileri uygun görüşle tensiplerinize arz ederim.

Kadir BOY
İstanbul Defterdarı

EK: Dosya

İstanbul Defterdarı?nın bu yazısının ardından, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi?nde kendisinden önceki Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk zamanında yapılan kaçak yapılarla ilgili yıkımları gerçekleştirmediği gerekçesiyle ?görevi kötüye kullanmak? suçundan yargılanmaya başlanan Sarıgül?ün 24 Aralık 2004 tarihindeki duruşmasına ait tutanak ilginç ifadeler içeriyordu.

Esas No: 2003/286
DURUŞMA TUTANAĞI
C.TARİHİ : 22.12.2004
BAŞKAN : AHMET ULUCAK 20792
ÜYE : ÜMRAN SÖLEZ TAN 21358
ÜYE : CEVDET ÖZFİLİZ 22885
C.SAVCISI : ORHAN ERBAY 27986
KATİP : LEYLA GÜL

Her ne kadar duruşma 24.12.2004 tarihine bırakılmış ise de, geçen celse ara kararının 2. bendi uyarınca sanıklardan Mustafa Sarıgül bugün mahkememize müracaat etmiş olmakla, ifade vereceğini beyan etmiş olmakla, sanığın ifadesinin alınması amacı ile celse açıldı, sanık ile vekili geldi. Açık duruşmaya devam olundu.

SANIK MUSTAFA SARIGÜL : Hakkı oğlu, Ayşe'den olma, 1956 doğ. Erzincan, Ilıç Kuruçay köyü nüfusuna kayıtlı olup, Ataköy 11. Kısım no: 26 adresinde oturur, evli, 2 çocuklu, okuryazar, halen Şişli belediye başkanı olarak görev yapar, TC, sabıkasız. İl idare kurulunun lüzumu muhakeme kararı ile Danıştay 2. Dairesinin lüzumu muhakeme karan okundu, sanığa isnat edilen suçu anlatıldı. CMUK 135. maddesindeki yasal hakları hatırlatıldı.

SANIKTAN SAVUNMASI SORULDU :
İsnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum. 1999 yılında Şişli belediye başkanı olarak göreve başladım. Danıştayın lüzumu muhakeme kararında belirtildiği şekilde imar mevzuatına aykırı biçimde yapılan yapılaşmaya göz yummam söz konusu değildir, şişli belediyesinde 7 tane başkan yardımcısı vardır, 1 tane teknik başkan yardımcısı bulunmaktadır, Belediye başkanı olarak benim kaçak yapılaşma ile birebir ilgilenmem söz konusu değildir, yetki paylaşımı yapılmıştır, ve başkan yardımcıları bu konuda yetkilendirilmiştir, söz konusu yapılaşma İle ilgili olarak Belediye encümeninden yapı tatil tutanağına göre 04.05.2001 tarihinde yıkım kararı çıkmıştır. Bunun uygulanması da memurlara bırakılmıştır. Meskun olan yerlerin yıkılması gayet zor olmaktadır, öncelikle Büyükşehir belediyesinin bu yerin suyunu kesmesini, elektrik idaresinin elektrikleri kesmi ve ayrıca emniyet tedbirinin alınması gerekmektedir, ayrıca bizim şişli belediyesi olarak ekiplerimizin bu yıkımları yerine getirmesi mümkün değildir. Ekipmanlar olmadığı için yıkma olanağımız olmamıştır. Söz konusu Orhan Karaya ait bu taşınmaza ben göreve başlamadan evvel yapı izni verilmiş, ancak mıntıka mühendislerinin yaptıkları denetim sonunda imar mevzuatına aykırı bulunması nedeniyle yapı tatil tutanağı düzenlenmiş bu yapı tatil tutanağı encümene gelmiş ve encümenden de yıkım kararı verilmiştir, belediye imkanlarının olanaksızlığı nedeniyle gerçekleştirilmemiştir, bu olayda benim herhangi bir ihmalim söz konusu değildir dedi.

Hazırlık tahkikatı sırasında vermiş bulunduğu dilekçeleri ve müfettişe verdiği savunmaları ayrı ayrı okundu,soruldu, doğrudur dedi. Sanığa ait doğum ve sabıkasızlık kayıtları okundu, bana aittir dedi. Sanığın yokluğunda yapılan usulü muameleler ayrı ayrı okundu, soruldu, bir diyeceğim yoktur dedi. Sanık vekilinden soruldu : müvekkilimin savunmasına aynen katılıyorum. Müvekkilim bilindiği gibi belediye başkanıdır, bu nedenle duruşmalardan vareste tutulmasını talep ediyorum dedi.

G.D. İSTEM GÜNÜ :
1- Sanık Mustafa Sarıgül?ün sorgusu yapılmış bulunduğundan yaptığı görev nedeniyle duruşmalardan vareste tutulmasına,

2- Bu nedenlerle duruşmanın daha evvel bırakıldığı 24.12.2004 günü saat 10.00'a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi. 22.12.2004

Başkan 20792 Üye 21358 Üye 22885 Katip

İSTANBUL 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
_______________________________________
[1] DSP Genel Merkezi, 23 Kasım 2004
[2] Ahmet Tulgar Gazete Pazar 3 Ocak 1999
[3] Yıldırım Türker, Radikal 23 Ağustos 2004
[4] TBMM Susurluk Komisyonu Raporu Bölüm 2,sf 75-148
[5] Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, Sayı: 3875, sf.243, 20 Eylül 1995
[6] Atilla Dişbudak Milliyet 5 Eylül 1998
[7] Tuncay Özkan 9 Mart 2000 Radikal
[8] Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, Sayı: 5715, sf.959, 10 Ocak 2003
[9] Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, Sayı: 6082, sf.684, 30 Haziran 2004
[10] Akşam 19 Aralık 2002
[11] Tolga Şardan Milliyet 10 Nisan 1998
[12] Fuat Akyol Aksiyon Dergisi Sayı:506 Eylül 2004
[13] Savaş Özbey, Hürriyet 20 Temmuz 2003
[14] Tolga Şardan Milliyet 10 Nisan 1998
[15] Ercan Gün, Zaman 6 Ekim 2002
[16] İhlas Haber Ajansı 10 Nisan 2002
[17] İhlas Haber Ajansı 20 Aralık 2001
[18] Dünya 21 Kasım 2000
[19] Cihan Haber Ajansı, 17 Ocak 2004
[20] Yaşar Çakmak Milliyet 9 Temmuz 2001
[21] Sabah 9 Temmuz 2001
[22] Yalçın Bayer Hürriyet 15 Temmuz 2001
[23] Semra Kardeşoğlu-Mustafa Bakacak Milliyet 10 Temmuz 2001
[24] Yalçın Bayer Hürriyet 15 Temmuz 2001
[25] Sabah 10 Temmuz 2001
[26] Gül Kireklo Akşam 11 Temmuz 2001
[27] Milliyet 7 Ağustos 2003
[28] Dinçer Şeref- İsmail Erben Milliyet 5 Haziran 2002
[29] Müjgan Akkuş Akşam 12 Temmuz 2001
[30] Akşam 12 Temmuz 2001
[31] Mehmet Eymür, MİT Raporu ATİN 10 Kasım 1987
[32] Ercan Gün-Birol Aydın, Zaman 4 Eylül 2004
[33] Haberx 29 Aralık 2003
[34] Leyla KARAKOÇ, Aktüel Para 12 Ocak 2004
[35] Leyla KARAKOÇ, Aktüel Para 12 Ocak 2004
[36] İhlas Haber Ajansı 21 Şubat 2003
[37] Savaş Süzal HaberGazete http://www.habergazete.com/
[38] Osman Aydoğan Sabah 9 Ocak 2005
[39] Milliyet 26 Kasım 1997
[40] Özgür Politika 2 Aralık 1997, http://www.ozgurpolitika.com/1997/aralik/1202dib.htm
[41] Özgür Politika 12 Aralık 1997 http://www.ozgurpolitika.org/1997/aralik/1212dia.htm
[42] İnternethaber 20 Mart 2004 www.internethaber.com/mays/article_view.php?aid=232798
[43] İhlas Haber Ajansı 12 Şubat 2004
[44] Cihan Haber Ajansı 13 Şubat 2004
[45] Anadolu Ajansı 12 Aralık 2004
[46] Seçim Özel TV 8 3 Mart 2004
[47] İnternethaber 20 Mart 2004 www.internethaber.com/mays/article_view.php?aid=232798
[48] Radikal 28 Ocak 2000
[49] Mustafa Özdabak-Sezgin Akkoyun Hürriyet 28 Ocak 2000
[50] Dinçer Şeref-Hızır Kazdal Akşam 28 Ocak 2000
[51] Yeni Şafak 30 Aralık 1999
[52] Yeni Şafak 30 Aralık 1999
[53] Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığı 17.01.2005 tarih ve 2005/1016 no?lu Hazırlık Soruşturması
[54] Radikal 24 Kasım 2004
[55] Sabah 17 Kasım 2004
[56] İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi Dosya Esas No: 2003/286

Aykırı Haber Sitesinden alıntıdır.

Yazan: TOLES
˙Her Hakkım Saklıdır®™

Büyük devlet...




Büyük devlet... (Alıntı:Yilmaz Özdil) EK:By_FEi

Yıllardan, 76...
Aylardan, şubat...
Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, Hamra Caddesi'nde bir kafede çayını içiyor, gazetesini okuyordu...
Ermeni terörist, sinsice yaklaştı.
Art arda bastı tetiğe... Şarjörünü boşalttı diplomatımızın iman tahtasına...
Bir şehit daha vermişti Türkiye.
Yakalandı mı bu tetikçi?
Yakalanmadı.
Aynı Lübnan'da...
THY büromuz bombalandı mı?
Bombalandı.
Turizm büromuz bombalandı mı?
Bombalandı.
Büyükelçiliğimiz tarandı mı?
Tarandı.
Büyükelçiliğimize füze fırlatıldı mı?
Fırlatıldı.
Türk Büyükelçiliği'nin Askeri Ataşesi ile İdari Ataşesi'nin otomobilleri havaya uçuruldu mu?
Uçuruldu.

PKK'nın olduğu gibi, Asala'nın da yuvası mıydı bu Lübnan?
Yuvasıydı.

Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu'nu silahlarla işgal edip, 56 Türk'ü rehin alan, Konsolos Kaya İnal'ı ağır şekilde yaralayan, güvenlik görevlimiz Cemal Özen'i şehit eden 4 terörist, Lübnanlı mıydı?
Lübnanlı'ydı.
İstanbul'da Topkapı Sarayı'nı otomobilin bagajına yerleştirdikleri bombayla havaya uçurmayı planlarken, erken patlaması sonucu ölen 2 terörist, Lübnanlı mıydı?
Lübnanlı'ydı.

Asala, ilk radyo yayınını nerede başlattı?
Beyrut'ta.

Beyrut'taki bu radyodan yayınlanan Asala bildirisinde, Türkiye'ye sefer yapan bütün uluslararası hava yollarının "hedef alınacağı" açıklandı mı?
Açıklandı.

Bu Lübnan, Lübnan kaynaklı bu vahşete rağmen, sözde Ermeni soykırımını tanıdı mı?
Tanıdı.
Bizi "bebek katili" ilan etti mi?
Etti.

Bu Lübnan'da Ermeni nüfus var mı?
Var.
Ermeni Partisi var mı?
Var.
Ermeni Bakan var mı?
Var.

Peki, bu Lübnan'ı "korumaya" gidecek olan BM Gücü'nde Ermenistan var mı?
Yok.
Kim var en önde?
Biz.

Bitmedi...
Bu Lübnan, soykırımı tanıyıp, bizi ne zaman bebek katili ilan etti?
2000'de.
Lübnan Parlamentosu'nun bizi bebek katili ilan eden kararından 3 ay sonra yapılan seçimde, kim başbakan seçildi?
Hariri.
Değiştirdi mi bu kararı?
Değiştirmedi.
Yani, bir anlamda, o da onayladı mı, bizim bebek katili olduğumuzu?
Onayladı.
Biz ne yaptık bunun karşılığında?
Türk Telekom'u ona verdik.

E aferin be bizi yönetenlere daha doğrusu şimdiki iktidardaki gaflet ve delalet içerisinde olanlara. Umarim Yukaridaki Ulu Bayrağımızıda satişa çıkarmazsınız.
E Aferin be sizlere...
Taşeron olanlari ilk önce taşeronlari kullananlar tasfiye ederler bunu o küçücük Fil Beyinlerinize yazınız lütfen.
Yazan: TOLES
˙Her Hakkım Saklıdır®™

3 Ağustos 2006 Perşembe

"KRAL KONTROLÜNDE ZİNA"







"KRAL KONTROLÜNDE ZİNA"

İNGİLTERE TARİHİNİN EN KANLI VE DRAMATİK ZAMANLARINDAN BİRİ KRAL VIII. HENRY ZAMANIDIR.
VEBA, KATLİAM, SAVAŞLAR, UZAK DİYARLARDA SÖMÜRGELERE GİDENLER, ORADA KAYBEDİLENLER VE BUNA BENZER SEBEPLERLE ÜLKENİN NÜFUSU NEREDEYSE YARI YARIYA DÜŞMÜŞ.
KRAL ÜLKESİNİN GELECEĞİNDEN CİDDİ BİR BİÇİMDE ENDİŞELENMEYE BAŞLAMIŞTIR.
AMA YAPTIRDIĞI ARAŞTIRMALAR SONUCUNDA ÜLKE HAPİSHANELERİNDE ÇOK SAYIDA SERSERİ, HIRSIZ KATİL VS. VE ÇOK SAYIDA FAHİŞE OLDUĞUNU TESBİT ETMİŞ VE NÜFUS ARTIŞINI SAĞLAYABİLMEK AMACIYLA KRAL KONTROLUNDE HAPİSHANELERDE ÇİFTLEŞMELER ORGANİZE ETMİŞTİR.
DÜNYAYA GETİRİLEN ÇOCUKLARI DA İNGİLİZ KRALİYETİ, YETİŞTİRME VE TOPLUMA KATMA İŞİNİ ÜSTLENMİŞTİR.
BU NÜFUS ARTTIRMA İŞLEMİNE "FORNİCATİON UNDER CONTROL OF THE KİNG" YANİ "KRAL KONTROLÜNDE ZİNA" DENMİŞ VE "FUCK" OLARAK KISALTILMIŞTIR.

BU FUCK İŞLEMLERİYLE İNGİLTERE NÜFUSU 10 YIL İÇERSİNDE 2?YE KATLANMIŞTIR. "FUCK" KELİMESİ DE İNGİLİZCEYE BURADAN GİRMİŞTİR. BU OLAYIN TARİH KİTAPLARIYLA SABİTİ DOĞRUDUR.

BURADAN BİZİM ANLADIĞIMIZ DA İNGİLİZ HALKININ YARISI OROSPU ÇOCUĞUDUR.
NOT: "Oxford Dictionary" den yani oxford ingilizce sözlüğünden alınmış bir yazıdır.
Yazan: TOLES
˙Her Hakkım Saklıdır®™

İstihbari Teşekküller ve Terimler








İstihbari Teşekküller ve Terimler

Gizli Teşkilatlar ve Dilleri

Normal yaşam içindeki bir insan için, istihbari faaliyetler son derece karmaşık ve anlaşılmazdır. istihbarat teşkilatlarının kendine özgü kuruluşları, çalışma yöntemleri vardır. Amerikalılar her şey için bir kelime, kısaltma ve bir terim üretmekle ünlüdürler. Keysofiser (Case Officer) gibi bazı terimler Türkiye dahi birçok ülkede kullanılır. Bu terimler istihbaratın ortak lisanıdır. Aşağıda, çeşitli ülkeler din istihbarat ve güvenlik teşkilatlarının isimleri, alt kuruluşları, bazıları hakkında kısa bilgiler ve Amerikalıların kullandığı istihbari terimlerin Türkçe açıklamaları okuyucuya bu karışık sistemin nasıl çalıştığı hakkında fikir verebilecek bu kitapta geçen bazı olayların daha iyi değerlendirilmesini sağlayacaktır.

İSTİHBARAT TEŞKİLATLARI

ACSS- Assistant Chief of M16 - İngiliz Gizli Entelijans Servisinin Baş Yardımcısı

AFOSI- Air Force Office Of Special Investigations- ABD Hava Kuvvetleri Özel Araştırmalar Ofisi (OSI) olarak da tanınır.

AMAN- İsrail Askeri İstihbaratı

ASIO (ASIS)- Australian Security and Intelligence Organization (Service) - Avustralya İstihbarat Teşkilatı (Servisi)

AVB - Allami Vedelmi Batosag - Macar İstihbarat Servisi

BCA - Bo Cong An-Vietnam İstihbarat Servisi.

BCRA- Bureau Central de Renseignements et d' Action Fransız Merkezi ve Harekat Bürosu.

BFV- Bundesamt für Verfassungsschutz- Batı Alman Güvenlik Servisi.

BND- Bundesnachrichtendienst - Batı Alman Entelijans Servisi

BSC - British Security Coordination - İngiliz Güvenlik Koordinasyonu.

Bundes Polizei - İsviçre Güvenlik Servisi.

CIA- Central Intelligence Agency - ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı, The Company (Şirket) adıyla da tanınır.\ 1'inci Dünya Harbi sırasında istihbarat işlerini yürüten OSS Office of Strategic Services (Stratejik Servisler Ofisi)'nin devamı niteliğindedir. CIA, dünyanın en kuvvetli istihbarat teşkilatlarından biridir. 1947'de Milli Güvenlik Kanunu ile kurulmuştur. Langley Virginia'da. 219 hektarlık bir alanda bulunan karargahı 1961'de açıldı. 1947'de kuruluşundan sonra bazı düzenlemelerle örtülü ödenekten sarf yetkisi kazandı. 1975'den beri çeşitli Kongre Komitelerinin denetiminde. 1982'de ?Kimlik Koruma Kanunu? ile CIA mensuplarının kimliklerinin açıklanmaması güvence altına alındı. CIA'nın en hassas bölümü ?Operasyon Direktörlüğü. CIA, kongre ve basına zaman zaman çalışmaları hakkında brifingler verir. Personelini seçerken seri mülakatlar yapar, güvenirlik araştırması, yalan makinesi testinden geçirir. Alexandria, McLean, Virginia Williamsburg yakınındaki Camp Peary'de eğitim yerleri vardır. Dış ülkelerdeki servis personelinin güvenliğinin sağlanmasına özel bir önem verir. Dünyanın her tarafına iyi yetişmiş, kabiliyetli memurlar yerleştirmede ve teknik destek ve araştırmada en kuvvetli servistir. Dünyanın bütün ülkelerinde araştırmada en kuvvetli servistir.

Dünyanın bütün ülkelerinde bir gizli ?İltica ve Taraf değiştirme? komitesi bulunur. Bunlar bütün planları ile beklenmeyen olaylar için hazırlıklıdır.

CID- Connittee of Imperial Defeance - İngiliz Kraliyet Savunma Komitesi.

CIFE-Combined Intelligence Far East - İngiliz Uzak Doğu Birleşik Entelijansı CIS- Combined Intelligence Service - İngiliz Birleşik Entelijans Servisi.

COI- Coordinator of Information - İngiliz Enformasyon Koordinatörü.

CRO- Cabinet Research - Japonya İstihbarat Teşkilatı

CSIS- Kanada İstihbarat Servisi

CSS- Chief Of M16 - İngiliz Gizli Entelijans Servisinin Başkanı.

D Branch- (Counterespionage Branch ofM15) - İngiliz Güvenlik Servisinin Kontrespiyonaj Bölümü.

DCI- Director Of Central Intelligence - ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Direktörü.

DCSS-Deputy Chief Of M16- İngiliz Gizli Entelijans Servisinin Başkan Yardımcısı DDCI-Deputy Director Of Central Intelligence - ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Direktör Operasyonlar Yardımcısı Teşkilat'ın 2'nci adamı.

DDO - Deputy Director for Operations - ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) direktör Operasyonlar Yardımcısı Operasyonlar Direktörlüğünün (DO-Directorate for Operations) Başı.

DGI-Direccion General de Inteligencia- Küba İstihbarat Teşkilatı.

DGSE - Direction Generale de Securite Exterieur - Fransız Dış Güvenlik (Entelijans) Servisi.

DIA-Defense Intelligence Agency - ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı.

DIE-Departmentul de Informatii Externe - Romen Dış İstihbarat Başkanlığı.

DMI- Director Of Military Intelligence- İngiliz Askeri Entelijans Direktörü.

DNI- Director Of Naval Intelligence - İngiliz Deniz Kuvvetleri Entelijans Direktörü.

DST- Direction de la Surveillance du Territoire - Fransız Güvenlik ve Kontrespiyonaj Servisi. İngiliz M15 ve Amerikan FBI Teşkilatlarına muadildir.

DS- Drzaven Sigurnost - Bulgar İstihbarat Teşkilatı

FBI- Federal Bureau Of Investigation -ABD Federal Soruşturma Bürosu

FOE -Forsvarvarsftaben Operativ Enhat - İsveç Güvenlik Teşkilatı.

GCHO - Goverment Communications Headquartes - İngiliz Hükümet Haberleşme Merkezi.

GCR- Groupement de Controles Radio-Electrique- Fransız İstihbarat Servisinin Kripto Bölümü.

GRI- Çin İstihbarat Teşkilatı

GRU- Glavnoye razvedyvatelnoye Upravleniye - Sovyet Askeri İstihbaratı. Sovyet Genel Kurmayına bağlı bir direktörlük

HVA- Hauptvewaltung für Auklarung - Doğu Alman İstihbarat Servisi

IIC- Industrila Intelligence Center - İngiliz Endüstri Entelijansı Merkezi.

ISIC- Inter Services Intelligence Committee - İngiliz Servisler Arası Entelijans Komitesi. MI5 ve MI6'yı kontrol eden komite

ISLD -Inter Services Liasion Department - İngiliz Servisler Arası Liyezon Bölümü

JIC- Joint Intelligence Committee - İngiliz Birleşik Entelijans Komitesi.

KGB- Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnostri - Sovyet Devlet Güvenlik Komitesi. Dünyanın en yüksek bütçesi olan istihbarat servislerinden. Şubat 1978'de yayınlanan Time mecmuasına göre en iyi dört istihbarat servisinden biri.

KYP - Yunan İstihbarat Servisi.

MEIC- Middle East Intelligence Center- İngiliz Orta Doğu Entelijans Merkezi.

MI5- British Security Service - İngiliz Güvenlik Servisi Eskiden İngiliz Askeri Haber Alma teşkilatının 5. Kısmı (Military Intelligence) olduğundan bu isim halen kullanılmaktadır. Amerikan, FBI Teşkilatı ile ana hatları ile aynı tip bir kuruluş olmakla birlikte yurtdışında kontrentelijans faaliyetleri yürütmez. Esas görevi İngiltere'de İngiliz sırlarının yabancı uluslara karşı korunması, içte düzenlenebilecek sabotajlara karşı koymak, devlet sırlarının çalınmasını ve yıkıcı faaliyetleri önlemektir.

MI6- British Secret Intelligence Service- İngiliz Gizli Entelijans Servisi. Daha önce İngiliz Askeri Haber Alma Teşkilatının 6'ncı Kısmı. SIS (Secret Intelligence Service) Gizli Entelijans Servisi olarak da tanınıyor. Bu sivil kuruluş, Amerikan CIA Teşkilatına benzer. Görevi ülke dışından haber toplamak ve stratejik görevleri yerine getirmektir. Şubat 1978 tarihine göre analiz ve politik değerlendirme yapmakta üstündür.

MI9- Escape and Evasion Service - İngiliz Kaçma ve Kurtulma Servisi.

MOSSAD- Ha Mossad, Le Modiyn Ve Le Tafkidim Mayuhadim - İsrail Entelijans ve Özel Operasyonlar Enstitüsü. Dünyada 20.000 tanesi faal, 15.000 tanesi uyuyan olmak üzere toplam 35.000 ajanı bulunmaktadır. Şubat 1978 tarihli Time dergisine göre dünyanın en iyi dört istihbarat servisinden biridir. Diğer teşkilatlara göre üstünlüğü, iyi organize olmuş bulunması ve Mossad?a sızmanın mümkün olmamasıdır. Şili İç Güvenlik Servisini, İran?ın Savak Teşkilatını, Kolombiya emniyet kuvvetlerini, Arjantin, Batı Almanya, Güney Afrika'yı ve Uganda Diktatörü idi Amin'in ve Panama eski Diktatörü Manuel Noriega'nın Gizli Polis Örgütünü eğitmiştir.

MUHABERAT- Mısır, Suriye ve birçok Arap devletinin istihbarat servislerine verilen isim.

NIC- National Intelligence Council - ABD Milli Haberalma Konseyi

NIS- Naval Investigetive Service - ABD Deniz Kuvvetleri Soruşturma (İstihbarat) Servisi.

NSA- National Security Agency - ABD Milli Güvenlik Teşkilatı

OS- Overvaaksningst jeneste - Norveç İstihbarat Servisi

RCMP- Royal Canadian Mountain Police - Kanada Kraliyet Dağ Polisi.

SABO- Underrattelse Och Sakerhetsenhet - İsveç İstihbarat Servisi

SAVAMA- İran İstihbarat Servisi.

SB- Sluzba Bezpieczenstwa - Polonya İstihbarat Servisi.

SDECE- Service de Documentation Esterieur et Contre Espiyonage-Fransız Dış Dokümantasyon ve Kontrespiyonaj Servisi.

SHABACK- İsrail İç Güvenlik Teşkilatı. FBI muadili

SIS - Secret Intelligence Service - İngiliz Gizli Entelijans Servisi (Ml6)'nın diğer adı. STB- Stani Tajna Bezpecnost- Çekoslovakya İstihbarat Servisi

UB- Polonya İstihbarat Servisi.

İSTİHBARİ TERİMLER

Accommodation Address - Aracı Adres - Normalde, o yerde oturmayan bir gizli faaliyet mensubu için yollanılan posta malzemesinin gönderildiği adres.

Active Opposition - Aktif Mukavemet - Belirli bir operasyon bölgesindeki gizli faaliyeti önlemeye veya istismar etmeye çalışan unsurlardır. Bunların başında ilgili operasyon bölgesindeki güvenlik sistemi gelmekte olup, bu sistem profesyonel güvenlik güçleri ile polis ve diğer bu uygulayıcı kuruluşlar gibi yardımcı güvenlik unsurlarından ve gönüllü veya tesadüfi muhbirlerden oluşmaktadır. Mukavemet sistemi diğer siyasi grupları veya üçüncü bir ülkenin güvenlik servislerini de kapsam içine alabilir.

Agent Net - Ajan Şebekesi - Bir baş ajanın yönetiminde gizli maksatlar için çalışan bir grup, şebeke.

Alias - Takma Ad- Bir şahsın temasta bulunduğu şahıslar veya teşekküllerden hakiki kimliğini saklamak için kullandığı sahte isim. Bu isim genellikle özel ve geçici bir operasyonel maksatla kullanılır.

Audio Surveillance - Teknik Dinleme - İstihbari açıdan ilgi çeken şahıs veya şahısların konuşmalarını, her türlü ses alma, kayıt ve yayınlama cihazlarını gizli bir şekilde kullanarak, tespit etmek.

Authentication Documentation - Dokümantasyon- (1) Ajanın, hayat hikayesine uygun düşen, onu destekleyen mahiyette şahsi belgeler, hesaplar, teçhizat temin için girişilen teknik destek görevi (2) Okuyucuya, güvenlik çerçevesi içinde kalmak kaydıyla, bir haber raporunun bilinen veya muhtemel olan doğruluğunu kaynağın tarifi gibi alametlere dayalı olarak kanıtlamak, doğruluğuna kara vermek olgusu.

Backstop - Geri Destek - Maskenin tahkikata tabi tutulduğu takdirde, bağımsız bir kaynak veya kaynaklar tarafından teyit edilebilecek şekilde tertiplenmesi.

Blow Compromise (Burn) - Deşifre - Gizli bir teşkilat veya faaliyetle ilgili personel, tesirler veya sair unsurların genellikle kasıtsız olarak açığa vurulması.

Açığa vurmak keyfiyeti dost unsurlar tarafından kasıtsız, hasım tarafından ise kasıtlı olarak yapılır.

Border Crossing - Saldırış - Bir hududu veya bir siyasi sorumluluk sahasını legal veya illegal geçiş şekilde geçmek olayı gizli veya illegal geçiş şeklinde de ifade olunur.

Brush Contact - Fırça Teması - Gizli bir teşkilatın iki mensubu arasında maddi veya şifahi bir haberin dikkat çekmeden aktarılması için kazara yapıldığı izlenimini verecek şekilde düzenlenen bir anlık temas.

Bug - Böcek- (1) Mikrofon gibi bir dinleme cihazı. (2) Böyle bir cihazı yerleştirmek.

Build up Material - Yemleme Malzemesi - Bir istihbarat servisi tarafından, karşı servise aktarılmak üzere bir dubl-ajana verilen hakiki bilgiler. Bu bilgilerin veriliş maksadı ajanın hasım servis nezdindeki itibarını artırmaktır.

Bury-Gömü-(1) Bir sorgulama veya sair mülakat sırasında asıl ilgiyi çeken mesele, isim veya konunun etrafını, ona olan ilgiyi perdelemek amacıyla ona benzeyen fakat direkt ilgisi olmayan unsurlarla sarmak (2) yere gömmek.

Cache - Zula - (1) Operasyonları ileride desteklemek maksadıyla ihtiyaç duyulan malzemenin gizlenmesi. (2) Bu şekilde gizlenmiş malzeme genellikle bozulmaktan da korunmuştur.

Case Officer - Keysofiser - İngilizceden Türkçeye adapte edilmiş olup, herhangi bir istihbari vakayı yürüten, bu meyanda çeşitli kategorideki elemanları sevk ve idare eden istihbarat görevlisi. Bu görevi masa başında yapıp değerlendirmeye tabi tutan kişiye ise Deskofiser (desk officer) denilir.

Chicken Feed - Yem - Hasım bir servisi, müteakip, yanıltma malzemesine heveslendirmek için özellikle hazırlanmış yemleme malzemesi.

Conducting Officer - Refakat Memuru - (1) Bir operasyon bölgesinde bir ajan veya ajan grubuna sevk noktasına kadar refakat eden memur (2) istihbari maksatlarla bir ajana veya dost servis temsilcisine bir yerden bir yere veya bir ülkeden diğerine kadar refakat eden bir memur.

Consumer - Müşteri - Bir istihbarat teşkilatının ürettiği istihbari bilgileri kullanan şahıs veya kuruluşlar, kullanıcı.

Countersurveillance - Kontr takip - Bir şahsın başka bir şahıs veya grup tarafından takip edilip edilmediğini anlamak için sistematik bir şekilde uygulanan takip ve gözetleme faaliyeti.

Cover Story - Maske Hikayesi - Bir gizli faaliyet elemanının faaliyetini gizlemek için mevcut kimliğine, pozisyonuna ve yaşantısına uygun olarak hazırlanmış hayat hikayesi.

Cover Disruptive Action - Örtülü (Gizli) Önleme Faaliyeti - yıkıcı faaliyetleri önleme gayretlerine destek olmak amacıyla şahıslara baskı yapmak, provokasyonlara girişip, isyanlara sebep olmak veya önlemek, sokak olaylarını düzenlemek veya onları dağıtmak gibi faaliyetlerde bulunmak.

Covert Action Operations - Örtülü (Gizli) Faaliyet Operasyonları - Hakiki organizatörü gizlemek ve gerektiğinde onun ilişkisini ve sorumluluğunu reddetmek imkanı yaratmak amacıyla planlanan ve uygulanan operasyonlardır. Bu operasyonlar, organizatörün istihbarat teşkilatının hedef ülkedeki resmi temsilcilikleri tarafından yapılanlara ilaveten ve onları tamamlamak üzere siyasi, ekonomik ve para-militer sahalarda ve organizatörün milli politikasını o ülkede daha köklü uygulayabilmek amacıyla tatbik edilirler. Bu operasyonlarda organizatörün kimliğini gizlemek için gizli faaliyet teknikleri uygulanmakla birlikte, genelde gözle görülür bir sonuç elde etmek maksadıyla uygulandıklarından, diğer gizli faaliyet operasyonlarından ayrı mütalaa edilirler.

Dead-End- Çıkmaz Yol - Ha)Tat hikayesine dahil unsurların munzam bir tahkikata imkan vermeyecek şekilde bir tıkanma noktasına getirilmek suretiyle düzenlenmeleri.

Deception - Yanıltma - Bir millet, grup veya şahsı, yanlış yola sevk etmek amacıyla düzenlenmiş faaliyet.

Defection - İltica, Taraf Değiştirme - Kişinin bir ülkeye, hükümete, davaya, partiye, inançlara olan bağlılığını bilinçli olarak terk etmesi Genelde o ülkeden kopan ve istihbari, operasyonel ve psikolojik değeri olduğu için hasım ülkenin bağımlılığına giren şahıslar (Defector) için kullanılır.

Defection In Place - Yerinde Taraf Değiştirme- Bir şahsın bağlılığını gizlice terk ederek, kendi hükümetinin hizmetinde kalmakla beraber, hasım devlete çalışması. Yerinde Angaje (Recruitment in Place) terimi de aynı manada kullanılmaktadır.

Denied Area - Kau Bölge - Giriş - Çıkış ve seyahatler üzerine sıkı kontroller uygulamak suretiyle normal giriş-çıkışların zorlaştırıldığı bir ülke veya bölge.

Dispatch - Resmi Yazı - Karargahla kuruluşları veya üniteleri arasında veyahut ta bölge tesislerinin kendi aralarında kurye çantası içinde teati olunan resmi yazılı belgeler.

Disposal - İz Silme - Bir ajanın ilişkisinin kesilmesine müteakip onu kullanan gizli teşkilatın güvenliğini sağlamak amacıyla yapılan işler ve alınan tertipler.

Double Cover - Second Cover - Dubl Maske (İkinci Maske) Belirli bir gizli faaliyet için kullanılan yedek bahane. Genellikle ilk kullanılan bahane veya açıklamanın geçerli olmaması üzerine ufak çaplı bir suç veya yanlış bir uygulamaya karışmış olma keyfiyetinin itiraf edilmesi halidir. Maksat esas gizli faaliyetin ve niyetin saklanmasıdır.

Double - Agent - Dubl- Ajan - 1ki istihbarat veya güvenlik serisi ile ajan ilişkilerini sürdüren, bir servise diğeri hakkında veya her iki servise de birbirleri hakkında bilgi veren kişi.

EEFIS - Evasion And Escape Fingerprint Identification System- KKPTS-Kaçma, Kurtulma ve Parmak İzi Teşhisi Sistemi - Bir şahsa ait parmak izlerinin bulunduğu bölgede tasnif edildikten sonra şifreli olarak bir veri formuna geçirilip daha kesin bir teşhis sağlamak amacıyla ilgili merciye telgraf vb. yollarla gönderilmesi metodu. EEI - Essential Elements Of Information - EBU - Esas Bilgi Unsurları - Esas itibariyle askeri bir tabir olup, elde edilmesi istenilen ve lüzumlu olan istihbari bilgilerin tespiti anlamında kullanılır.

Elicit - Sızdırma - Bir şahısla yapılan konuşma esnasında ona kendisinin istihbari maksatlarla kullanıldığını hissettirmeden ağzından laf almak.

Evasive Action - Adatma - Yakalanmayı, saldırıyı veya özellikle bir takibi atlatmak için uygulanan hareket.

Exfiltration - Gizli Çıkış - Karşı tarafın veya düşmanın kontrolü altındaki bölgelerde bulunan personelin gizlice oradan tahliye edilmesi.

Fabricator - Fabrikatör - Siyasi ve şahsi maksatlar için, genellikle hakiki ajan kaynaklarına sahip olmaksızın uydurma veya şişirme haber üreten şahıs veya grup anlamındadır. (Paper Mill) Kağıt Fabrikası tabiri de aynı maksatla kullanılmaktadır.

Handolder - Rehber - Bir ajana, bir dost servisin temas unsuru veya operasyonla ilgili bir başka şahsa; onların aşina olmadıkları bir bölge veya şart için rehberlik ve refakat eden, genellikle servis mensubu bir şahıs.

Infiltration - Sızma - (1) Düşman arazisindeki bir hedefe bir ajan veya bir başka şahsın, gizlice yerleştirilmesi. Bu faaliyet, mutat olarak bir hudut veya muhafaza altındaki bir hattın geçilmesini gerektirir, (2) Bir veya daha fazla şahsın, bir grup veya teşkilat içinde onları dinlemek veya faaliyetlerini kontrol etmek amacıyla gizlice sokulması.

Informant Sub - Source - Tali Kaynak - (1) İstihbarat bilgisi veren angaje edilmemiş, kontrol dışı bir kaynak (2) Rapor yazmada: Belirli bir bilgi veren ve kendisine ana kaynağın kaynağı şeklinde atıfta bulunan şahıs.

Informer - Muhbir - Şüpheli telakki ettiği şahıslar veya faaliyetler hakkında polise veya güvenlik servisine bilinçli olarak ve mutaden ve maddi mükafat karşılığında bilgi veren şahıs.

Insulate - İzolasyon - Genel anlamda bir veya diğerinin deşifre olduğu veya sızmaya maruz kaldığının bilinmesi veya bundan şüphe edilmesi hafinde; bir şahıs, teşkilat veya bölgenin diğer gizli unsurlardan tecrit edilmesi.

Intelligence Audit - İstihbarat Muhasebesi - Bir istihbarat servisi tarafından üretilen pozitif istihbarat haber raporları muhtevasının münferiden ve kolektif bir şekilde yapılan değerlendirmesinin tetkiki; doğrulukları zamanında ulaştırılmış olmaları, yeterlilikleri ve müşteri kategorisindeki kuruluşlar için ifade ettikleri değer gibi faktörler göz önünde tutulmak suretiyle bu raporların onları temin için sarf edilen çabaya değer olup olmadıklarının kıymetlendirilmesi.

Katsa - Keysofiser - İsrail istihbaratında kullanılan terim.

Keysofiser'e bakınız.

Liaison - Liyezon - İki veya daha fazla ülkenin servisleri arasında resmi ve kurumsal işbirliğinden, gayri resmi, son derece kural dışı veya şahsi ilişki şekline kadar değişkenlik gösterebilen ilişkiler.

Liasion Operations - Liyezon Operasyonları - Bir yabancı servisin mensupları ile ilişkilere dayalı olarak en basit anlamdaki işbirliğinden başlayıp , ortak operasyonlara kadar yönelebilen her türlü faaliyet.

Motivation - Motivasyon - Motive etmek, yüreklendirmek anlamında kullanılmaktadır.

Name Check - Fiş Kontrolü - Bir şahıs hakkında bilgi edinmek amacıyla kayda geçmiş mevcut bilgileri araştırmak. Bu işlem normalde ilgili şahıs hakkında menfi bir kasıt mevcut olup olmadığını tespit etmek amacıyla yapılır ve onun güvenirliğine veya istihbarat sahasında kullanılabilir olup olmadığına karar verme ameliyesindeki ilk adımı teşkil eder (Traces) ibaresi de aynı anlamda kullanılır.

One - Time Pad - Bir Defalık Şifre Bloku - Belirli bir usulle karıştırılmış harflerden meydana gelene bir şifre sistemi olup, bir kere kullanıldıktan sonra terk edilir. Penetration - Hulul - Bir hedef kuruluşun sırlarını öğrenmek veya faaliyetlerini etkilemek amacıyla o kuruluşa ajan yerleştirmek, teknik yerleşme yapmak veya o kuruluşun içinden ajan angaje etmek.

Project - Proje - Bir istihbarat örgütüne verilmiş belirli bir görevin başarılabilmesi için hazırlanan operasyon planının onaylanmış şekli.

Recruitment - Angaje - Bir şahsı, bir gizli teşkilat için çalışmaya ikna ve teşvik fili veya ameliyesi.

Recruitment In Place - Yerinde Angaje - Bir hedef kuruluş mensubunun o kuruluştaki görevini muhafaza etmekle beraber bir istihbarat servisi ajan veya tali kaynak olarak hizmet etmeğe ikna olunmasını amaçlayan bir faaliyettir.

Refugee - Mülteci - Değişik bir yöntem tarzıyla idare edilen her ülkenin fiili veya sabık vatandaşı olup, o ülkeden kaçmış bulunan ve/veya oraya geri dönmek isteyen ve aynı zamanda ikamet etmekte olduğu ülkenin ekonomisiyle bütünleşmiş bulunan kimse.

Roll Up (Roll Back) - Temizlik - Mevcudiyeti ve faaliyetleri sızma yoluyla veya belirli bir şekilde deşifre edilerek ortaya çıkarılan bir gizli örgütün bir güvenlik servisi tarafından imhası.

Stake - Out - Sabit Takip ve Gözetleme - Bir şahıs, yer veya tesisin sabit takip ve gözetlemeye alınması.

Termination - İlişki Kesme - Bir proje veya bir ajanın kullanımını sona erdirirken uygulanan idari ve güvenlik usulleridir.

Third Country Operation - Üçüncü Ülke Operasyonu Bir istihbarat teşkilatının bir yabancı ülkeden diğer bir ülkeye karşı yönettiği bir operasyon.

Third Country Agent - Üçüncü Ülke Ajanı - Milliyeti kendisini kullanan ve aleyhinde kullandığı ülkeden ayrı olan bir ajan.

Walk - In - Kendi Gelen - Başka bir ülkenin temsilcisine, taraf değiştirmek, istihbari alanda hizmet etmek veya sair şekillerde yardımcı olmak amacıyla gönüllü olarak başvuran kişi.


NOT: ARAŞTIRMALARIMDAN DERLMELER.


Yazan: TOLES
˙Her Hakkım Saklıdır®™