Bu Blogda Ara

3 Ağustos 2006 Perşembe

DİLDE BİRLİK


DİLDE BİRLİK

Türk Yazı Dilinin Değişme Süreci
Türk dilinin binlerce yıllık gelişim sürecinin bilinen son iki bin yıllık kısmı içerisinde, tüm dil araştırıcılarının ortak fikri Türk edebi dilinin aynı olduğu yönündedir.13. yüzyıldan önce bütün Türklerin edebi dilleri tek ve ortaktı. Çeşitli Türk boylarının ayrı ağız ve şiveleri olmakla birlikte bu farklılık sadece konuşmada ortaya çıkmaktaydı. Yazıda ise kullandıkları edebi dil ortaktı.

Bilge Kağan, Köl Tigin, Tonyukuk abideleri; Altun Yaruk, Sekiz Yükmek, Irk Bitig gibi Uygur devri eserler; Kutadgu Bilig, Atabet'ül Hakayık gibi Karahanlı eserleri bu ortak edebi dille yazılmıştı.Kaşgarlı Mahmut bu edebi dile "Hakaniye" adını vermişti.

11.yüzyıldan itibaren Oğuzların Azerbaycan ve Anadolu'ya gelmesiyle ortaya çıkan coğrafi, siyasi, kültürel değişimler Oğuz ağzının yeni bir yazı dili haline gelmesine sebep oldu. Bu ayrışma nedeniyle 13.yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar Türkler, iki edebi dil kullanır oldu.Bunların birincisi; Türkistan, Harezm, Kuzey Kafkasya ve İdil-Ural'da, hatta birkaç asır Mısır'da kullanılan ve Hakaniye Türkçesinin devamı olan Kuzey-Doğu Türkçesi idi. Bazı dilciler tarafından Orta Asya Türkçesi veya Çağatayca gibi isimlerle de anılmıştır. İkinci edebi dil; Azerbaycan, Anadolu, Irak ve Suriye ile Balkanlarda, hatta birkaç asır Kuzey Afrika'da kullanılan ve Osmanlıca olarak tanınan Batı Türkçesidir. Ancak Türklerin kendileri kullandıklara dile "Türk dili" diyorlardı.Kırım Türkleri de 1475'ten sonra Osmanlı edebi dilini kullanmaya başladılar.Gazi Giray Han ve Aşık Ömer gibi Kırımlı divan ve halk şairleri yetiştirdiler.19. yüzyılda Türk dilinin ortaklığını Zeki Velidi Togan şu satırlarla anlatır:

"19. asrın ortalarına kadar Türkistan'ın her tarafında Batı ve Doğu Türkistan'da Kazak ve Kazan ülkelerinin hepsinde umumî Çağatay dili kullanılıyordu. 19'uncu asırda Kaşgar'da Hocalar'ın ve Yakup Beğ'in târihine ait yazılan eserlerle, Hîve'de Munis ve Âgehî gibi müelliflerin ve Kazakistan'da Anılay ve Bükey Ordasında Cihangir Hanın yazılarında kullanılan dil aynı dildir" (1)

19. yüzyılın ikinci yarısında Rusların Türkistan'ı işgalinden sonra Türk edebi dilinde dalgalanmalar başlamıştır.Türkleri Ruslaştırmak ve Hristiyanlaştırmak için Nikolay Ilminskiy tarafından geliştirilen tezler sayesinde; Rus abecesinin çeşitli uygulamaları, Türklerin ayrı boy ve şiveleri için geliştirilerek edebi dildeki ortaklığın kalkması sağlandı.Birçok boydan yazar ve edebiyatçılara tesir edilerek onlara da kendi boy şivelerinde dilbilgisi, abece ve eserler yazdırıldı.

Gaspıralı İsmail Bey ve 19.Yüzyılda Türk Dili Mücadelesi
19.yüzyılın ikinci yarısında yukarıda bahsettiğimiz gelişmeler yaşanırken bir yandan da Türk aydınları tepkilerini ortaya koymaya başlamıştır. Türkistan'da ve Kırım'da gelişen kültürel Cedit hareketi özellikle eğitim ve dil ile ilgili sorunlarda önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Cedit hareketinin öncü isimlerinden Kırımlı aydın, İsmail Gaspıralı gazeteler çıkarmak yoluyla Türkçe üzerindeki sorunlara dikkat çekmiştir.Yayınladığı gazetenin tanıtım yazısında şöyle der:

?Milletimizin eseri olan lisanımız edebiyatça işlenmemiş ise de eğitime ve kaidelere gelecek lisandır. Gayet nâzik Tatar türkülerinden, Nogay cönklerinden, Kırgız ve Türkmen cırlarından anlaşılır ki eğer lisânımız usta bulup, kelime alınıp işlenirse, şimdikine göre çok dereceler parlak ve kullanışlı olur.? (2)

Gaspıralı'nın fikir eserleri incelendiğinde üç temel madde ile karşılaşmaktayız.Bu temeller sırasıyla; Batının yeni ve faydalı fikirlerini öğrenip Müslüman dünyasında yaymak, eğitim sistemini yeni usulleri göre ıslah etmek ve Osmanlı Türkçesini, bütün Türk dünyasının anlayacağı ortak bir edebi dil haline getirmektir.

İsmail Gaspıralı ömrü boyunca Osmanlı Türkçesini bütün Türklerin umumi edebi dili olarak kabul edilerek kullanılması için uğraşmıştır.Fakat onun istediği yabancı unsur ve kaidelerle dolu bir Osmanlıca değil, halk tarafından rahat anlaşılan ve yabancı unsurlardan temizlenmiş sade bir Osmanlı Türkçesi idi.Kendisi de ömrü boyunca yayınladığı Tercüman'da ve bütün eserlerinde böyle sade bir Osmanlı Türkçesini kullanmıştır.Nihayet 1905 yılında bu fikirlerinin özü olarak "Dilde, Fikirde, İşte Birlik" şiarını Tercüman gazetesinin başına eklemiştir.(3)

Gaspıralı'nın dilde birlik gayesini fark eden Ilminskiy, savcı Pobedobçev'e yazdığı mektuplarda İsmail Bey'in ?kendi yayın organlarıyla Osmanlıcayı Türk soyundan gelen bütün Müslümanların ortak dili yapmak istediğini? ifade etmiştir. Bu amaç doğrultusunda "Duyduğuma göre" diyor Ilminskiy, "Kazan'da Türkçe gazetelerin ve ayrıca ders kitaplarının sayısı her geçen yıl artmaktadır. Kitapların muhteviyatı Avrupaî, dili Osmanlıcadır".

Gaspıralı'nın başlattığı ve Ilminskiy'e göre tehlikeli bir gidiş olarak müşahede ettiği bu süreç, Kazan'da olduğu gibi Azerbaycan'da da tesirini gösteriyordu. 1876'da Azerbaycan'da Hasan Bey Zerdabî, 1900'lü yıllarda yayınladığı Füyuzat dergisi aracılığıyla Hüseyinzade Ali Bey ve diğer Azerbaycan ziyalılarının tesiriyle 1920'li yıllarda Türkiye edebî dili Azerbaycan'da artık öğretim dili olmuştu. Bu durum 1930'lu yılların ortalarına kadar devam etmiş fakat Sovyet Rusya dayatmalarının etkisiyle ortadan kaldırılmıştır ve ne acıdır ki 1929 yılında Gaspıralı İsmail Bey'in yurdu Kırım'da da, Gaspıralı'nın kullandığı dil yerine, Orta Yolaklı şiveyi esas kabul eden edebî dilin kullanılmasını kararlaştırmıştır. Sovyetler Birliği, Türk lehçelerini birer dil kabul ederek önce on yedi tane Latin, 1939?dan sonra da on dokuz Kiril abecesi hazırlamıştır. Bu nedenle abecelerin hepsi Kiril olduğu halde ne Azerî Özbek?i anlayabildi, ne de Özbek Kazak?ı...

Tanzimat?tan Cumhuriyete Türk Dilinin Özleştirilmesi
Osmanlı Devletinde 3 Kasım 1839?da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile birlikte aydınlar arasında yerleşen millet-meşrutiyet-hürriyet kavramları milli dil meselesini de gündeme getirmiştir.İlk dönem Tanzimat aydınlarından Namık Kemal, Ali Suavi, Ziya Paşa ve Ahmet Mithad Efendi bazı eserlerinde ve gazete yazılarında bu hususu uygulamaya geçirmişlerdir.

Halk dili ile edebiyat yapma düşüncesi kısa zamanda önemli bir taraftar toplayarak, Türkçe dilbilgisi ve sözlüklerin bilimsel olarak hazırlanması başlamıştır.

1908?de 2.Meşrutiyet?in ilanını takiben dilde sadeleşme hareketleri de büyük aşama kaydetmiştir.1911?de yayına başlayan Genç Kalemler ve 1912 yılında kurulan Türk Ocağı?nın yayın organı olan Türk Yurdu dergileri etrafında toplanan yazar ve düşünürler, Türk dilinde sadeleşmenin temellerini atmıştır.Özellikle Ömer Seyfettin?in ?Yeni Lisan? adlı makalesi ve Ziya Gökalp?ın ?Türkçülüğün Esasları? eseri içerisindeki 11.madde olan ?Lisanî Türkçülüğün Umdeleri? başlıklı yazı, dönemin aydınları arasında yeni bir akımın doğmasını sağlamıştır. Cumhuriyet?e kadar en etkili akım olan Yeni Lisan akımının en önemli yanı, Tanzimat?tan beri süregelmekte olan fesahatçilik ve tasfiyecilik akımlarını uzlaştırarak millî dile geçişi sağlamış olmasıdır.

Cumhuriyetin ilk yıllarıyla birlikte dilin gramer, sözlük ve karşılaştırmalı araştırmalar gibi meseleleri üzerine yoğun çalışmalar başlatılmıştır.12 Temmuz 1932 ?de Türk Dili Tetkik Cemiyeti?nin kurulmasıyla çalışmalar kurumsallaşmıştır.Türk Dili Kurultayları toplanmış, Atatürk?ün sağlığında ilk kez Orkun Yazıtları yayınlanmış, Divan-ı Lügati?t Türk ve Kutadgu Bilig gibi Türk dilinin başlıca eserleri üzerine çalışmalar başlatılmıştır.Yine aynı dönemde halk ağzında yaşayan sözlü edebiyatımız toplanması ve derlenmesi yoluna gidilerek Derleme Sözlükleri oluşturuldu, 13.yüzyıl ile 19.yüzyıl arasında yazılmış 227 eserdeki Türkçe sözcüklerin taranması suretiyle Tarama Sözlükleri hazırlanmıştır. Bunların yanı sıra aynı dönemde baş gösteren dilde sadeleşme akımının uç bir biçimi olan dilde tasfiyecilik akımı da Güneş Dil Kuramı sayesinde durdurulmuştur. Atatürk?ün de desteklemiş olduğu bu görüş, Türk dilinin eskiliğine ve pek çok dile kaynaklık ettiğinin bazı ses gelişme ve değişmeleri ile açıklanmasıdır. Daha sonraki yıllarda tarihi ve çağdaş Türk lehçelerine ait bir çok dil metni doktora tezi seviyesinde bilimsel incelemeye alınmıştır.

Bugün dilde yaşadığımız temel sorunları sıralarsak, dilde birliğin önünü açmak için öncelikle hangi engelleri aşmak gerektiğini görmüş oluruz. Kısaca sıralamak istersek;
1. Bölge ağızlarıyla yazmak ve konuşmak
2. Telaffuz ve imlâ hataları
3. Dildeki yabancı kelime sayısının gereğinden fazla artması
4. Yabancı ekler (Ör. inter- , mega- , -matik, -bank vb.)
5. Yabancı dille yapılan eğitim

Dilde Birlik İçin Çözüm Önerileri
Dilde birliğin sağlanabilmesinin üç ana koşulu vardır:
1. Ortak Abece
2. Ortak Sözcükler
3. Ortak Yazı Dili

Dilde birliğin sağlanabilmesinin ilk adımı ortak abecenin bütün Türk Dünyasında benimsenmesidir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra başta Azerbaycan olmak üzere diğer Türk Cumhuriyetleri de Latin harflerine kademeli geçiş kararı almışlardır. Ancak başta tasarlanan otuz dört harfli ortak Türk abecesinden sapmalar yaşanmıştır (Türkmenistan ve Özbekistan). İletişimde ortaya çıkabilecek pürüzlere imkan vermemek için ortak abeceden sapmaların önüne geçilmelidir.

Ortak dili sağlamanın olmazsa olmaz koşulu olan ortak sözcükler, ne kadar arttırılırsa farklı bölgelerde yaşayan Türk topluluklarının anlaşması o denli kolaylaşır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış olduğu gibi dilcilerin ve öğretmenlerin Türk dünyasını köy köy, kent kent dolaşıp türkü, mani, deyim, bilmece, halk hikayeleri ve yerel efsaneleri derlemesiyle yeni derleme sözlükleri oluşturulmalıdır. Bunların dışında Sovyetler Birliği döneminde Türk edebiyatının belli başlı eserleri incelenerek tarama sözlükleri hazırlanmalıdır. Bu noktada geriye yalnızca tarama ve derleme sözlükleri incelenip Türk Dünyasının ortak veya bir birine en yakın sözcüklerinin belirlenmesi kalmıştır.

Bu ortak sözcüklerin kesinlikle öz Türkçe olması zorunlu değildir. Zamanla Turan?da kullanılan Türkçe karşılıkları, izlenecek dil siyaseti sonucu, ulusumuzca benimsenecektir. Ortak dili oluşturmanın en kolay yolu ise sesli ve görüntülü yayındır. Diğer tüm Türk ellerinde, Türkiye Türkçesiyle basın-yayın etkinlikleri arttırılarak sürdürülmelidir. Ayrıca, her Türk elinde diğer illerin lehçesini, şivesini tanıtmak ve bütünleşmeyi hızlandırmak için sesli ve görüntülü kitle iletişim araçlarından sonuna kadar yararlanılmalıdır. Bu amaçla ortak televizyon ve radyo kanalları en kısa zaman içerisinde tüm Türk ellerinde yayına başlamalıdır. Oluşacak etkileşim bir birine çok benzeyen dil bilgisi kurallarımızı daha da yakınlaştırılacaktır.

Söze dayalı sanatta ?edebiyat,müzik, tiyatro,sinema, opera- bu kelimelerin kullanılması, devlet eliyle ve sivil toplum kuruluşlarınca desteklenmelidir.

Yukarıda sözü edilen çalışmalar sonuç olarak ortak bir yazı dili oluşmasını sağlamak içindir. Dilbilim çalışmaları bu süreci daha da hızlandıracaktır.

Ortak sözcükler mutlaka ilk ve orta öğretim ders kitaplarına geçmelidir. Bu biçimde hareket edilmesi orta vadede büyük başarılar kazanmamızı sağlayacaktır.Pilot bölgelerde başlatılacak ortak eğitim programları ortak abece ve ortak dil ile birlikte hayata geçirilmelidir. Geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde Gaspıralı İsmail Bey?in düşünceleri yolunda ilerleyen İttifak, üçüncü kongresinde farklı lehçeler konuşan Türk topluluklarında, orta öğretimde, medreselerde ve hatta ilk okullarda ortak dil olarak Türkiye Türkçesinin kullanılması kararını almıştı. Böylece bütün Türk topluluklarının birbirleriyle anlaşmaları kolaylaşacak, aynı zamanda hepsinin Osmanlı Devleti ile bağları güçlenecekti.

Sonuç
Türk Birliğinin sağlanmasının kilit öğesi olan dilde birlik, en kısa sürede çözülmesi gereken, olmazsa olmaz bir koşuldur. Çünkü dil, anlaşmayı sağlayan bir araçtır; birlikte hareket etmek ancak birbirini iyi anlayarak olur. Birbirini anlamayan toplumlar bir millet olamaz. Dil canlı bir varlıktır ve bir milletin ortak varlığıdır. Bu nedenle görev ve sorumluluk tüm Türk Milletinin omuzlarındadır. Toplumun her kesimi, özellikle Türk Gençleri bu sorumluluklarının bilincinde olmalı, hedeflerine ulaşmak için var gücüyle çalışmalıdır.

1. Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidî TOGAN, Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, İstanbul, 1981, s.486
2. Prof. Dr. Yusuf Akçura, Yeni Türk Devletinin Öncüleri 1928 Yılı Yazıları, Ankara, 1981 s. 70-71
3. Prof Dr. Yusuf Akçura a.g.e., s. 73
4. Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN, Örneklerle Bugünkü Türk Alfabeleri, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1996
5. Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN, İsmail Gaspıralı?nın Fikirleri, http://www.ismailgaspirali.org/ismailgaspirali/yazilar/abercilasun.htm
6. Prof. Dr. Osman Fikri SERTKAYA, Atatürk ve Türk Dili, http://www.tdk.gov.tr/sertkaya001.html


7. Ali AKAR, Cumhuriyetimizin 75. Yılında Türk Dili, http://www.mu.edu.tr/turkdili/aakar_detay.doc
Yazan: TOLES
˙Her Hakkım Saklıdır®™

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder